Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Anayasada Güncelleme ve Çoğulculuk

Öncelikle, yeni adli yıl hayırlı, uğurlu, her şeyden önemlisi daha adil olsun diyerek, Adli Yıl Açılış Töreninin de öne çıkan gündemi olan yeni anayasa meselesine tekrar değinmek isterim…

Geçtiğimiz günlerde, AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler, Anayasamızın güncel olmadığını belirterek sivil ve çoğulcu bir anayasa ihtiyacından bahseden bir açıklama yapmış; tam olarak şöyle söylemişti: Ancak üzerinden 40 yıl geçmiş anayasanın şu anda güncelliği kalmamış. Bakın çok daha yeni kavramlarımız var değil mi? Nedir mesela? Daha yakın zamanda kripto varlıklarla ilgili, 'gayri maddi varlık' tanımlaması, böyle bir kanun düzenlemesi yaptık. Önümüzdeki günlerde yine siber uzay güvenliği, dijital sistemler, dijital yazılım, yapay zeka uygulamaları gibi birçok konu gelecek önümüze. Peki, anayasamızın hangi maddesinde bunlar var ki? Günümüzün hangi güncel konusunu bünyesinde taşıyabiliyor? Maalesef taşıyamıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Adli Yıl Açılış Töreninde Türkiye’nin yeni bir anayasaya hazır olduğunu, en büyük engelin “önyargılar” olduğunu söyledi.

Aklıma şubat 2017’de Cumhurbaşkanlığı Sistemi Sempozyumu’nda yaptığı konuşmadaki şu ifadeleri geldi: “İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Şu anda cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıktıklarını ifade edenlerin de işin ruhunu öğrendiklerinde fikirlerini değiştireceklerine inanıyorum.”

Peki “işin ruhu” açığa çıktığında ne oldu? O gün Cumhurbaşkanlığı Sisteminin mükemmelliğinden bahsedenler, bugün sistemin eksiklerini, kusurlarını söylemeden edemiyor, yeni anayasayla sistemin “kusurlarını” gidermek istiyor.

Ama “değiştirilmek istenen kusurlar” hangileri? Belirsiz.

Anayasanın değişme usulü

Sayın Güler’in konuşmasında, ilk dört maddenin korunacağını söylemesinden anlıyoruz ki, bahsedilen yeni bir anayasa” değil; yine “anayasa değişikliği” yapılması. Ancak Cumhurbaşkanı “yeni sivil anayasa” yapmaktan bahsediyor.

Bu durumda anayasa tartışmasıyla ilgili ilk sorun, henüz asli ve tali kurucu iktidar ayrımının bilinmiyor olmasında yatıyor. Dolayısıyla, esas olarak, tam olarak yapılmak istenenin ne olduğu bile belirsiz.

ikincisi olarak, anayasalar, devlet yönetimi ve temel hak ve özgürlüklere dair temel ilkeleri belirleyen metinler olduğu için değiştirilmesine dair usul, olağan kanunlardan farklı ve daha zordur.

Zira, anayasaların her gelen iktidar tarafından, kendi çıkarlarına olacak şekilde değiştirilmesinin önüne geçilmek istenir. Bu nedenle daha nitelikli çoğunluklar öngörülür. Tartışma ortamı yaratacak uzun prosedürlere yer verilir.

Bunu da aklımızın bir kenarına koyalım ve devam edelim, TC Anayasası, 40 yıldır, eski halinde kalmış bir anayasa mıdır? Güncelliği kalmayacak kadar el değmemiş bir anayasa mıdır? Hayır.

Çoğulculuk

Çoğulcu bir anayasa yapılacak da diyen Sayın Güler’e sorarım; Can Atalay’ın milletvekilliğini tartışmak için bir araya gelen meclis üyelerinin yumruk yumruğa kavgası henüz daha hafızalarımızda tazeyken, çoğulculuğu sağlayacak seviyeli ve uzlaşmacı bir tartışma ortamı nasıl sağlanacak?

Farklı fikirlere saygının olmadığı yerde, hangi çoğulculuk sağlanacak?

Bugün iktidarın anayasa değişikliği yapması da eskisi kadar kolay olmayacaktır.

Zira, halk, 2017 anayasa değişikliğinin getirisinden çok götürüsünün olduğunun farkındadır. Bu bir önyargı değil, bu bir tecrübedir artık. Dolayısıyla, yeni bir anayasa toplumun önceliği bile değilken, bu konuda mutabakata varılması, oldukça zordur.

Yazarın Diğer Yazıları