Amirallere yüklenmenin asıl maksadı?
Emekli amirallerin bildirisi Saray Hükûmeti'ne pek dokundu. Amirallerin üzerine gidelim ki, kimse bir daha bildiri yayınlamaya cesaret edemesin. Gözaltına almaların, "Sizi mahvederiz!" demeye getirmelerin altında yatan budur.
Tabiî yeni rejimde "Tek Adam=Tek Ses" gerekiyor.
"Çözüm=Çözülme"nin tartışıldığı, "Türk"ün her yerden silinmek istendiği bir zamanda, 2013 yılında, "Türk Milletine Çağrı" bildirisi yayınlanmıştı. Bizim de imzamız var.
Ak Parti Hükûmeti'nin PKK'ya yanaşma çabasına karşı millî hassasiyetin sesiydi o bildiri. Gece değil; bir otelde basın toplantısıyla açıklanmıştı. Onun için mi Hükûmet işkillenmedi, yüzünü çevirdi, görmemezlikten geldi?
Kısa, üç madde. Ültimatom gibi bir ihtar:
"1- Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa'dan çıkarılamaz.
2- Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz
3- Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayın Osmanlı ile devam eden Türk Milleti'nin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk'ün kurduğu millî devlet yapısı ortadan kaldırılamaz."
300 kişilik bir başka bildiri daha var. 2008'de "Ergenekon karartılmasın, derinleştirilsin" diye yayınlıyorlar. 68'i profesör. Bazı sinema ve tiyatro oyuncuları da imzalamışlar. Hemen hepsi sol takımdan. Ergenekon kumpastı, biliyorsunuz. İddianamede, ilgim olmayan bir yerde benim de adım geçiyordu. (Acaba bu utanç bildirisini imzalayanların yüzleri şimdi kızarıyor mudur?)
1128 imzalı "Barış" dedikleri PKK bildirisine hiç girmeyeyim. AYM adamları "temiz"e çıkardı!
Ak Parti, son mahallî seçimlerde, HDP'lileri Ak Parti'ye yamasın diye Abdullah Öcalan'dan mektup istediler. PKK başı bu mektubu avukatlarına verdi. Ama avukatlar onu iplemediler ve mektubu duyurmadılar.
Ankara telaşa düştü. Bir yol bulmalıydılar. Doç. Dr. (şimdi Prof.) Ali Kemal Özcan akıllarına geldi. Daha önce devlet yetkilileri ve MİT'le temastaydı. İllâ Abdullah Öcalan'la görüşecekti. Dört gün arayla iki defa İmralı'ya götürdüler. Toplam altı saat konuşturdular. Son beş dakikada mektup ortaya çıktı.
PKK'nın başı Abdullah Öcalan'dan apar topar mektup getiren Ali Kemal Özcan'la daha yeni konuştum. Mektup getirme meselesinde bilinmeyen ayrıntılar yanında A. Öcalan'ın, A. K. Özcan'a anlattığı farklı meseleler var. Uzun olduğu için hepsini burada veremeyeceğim ama ileride kitabımızda yer alacak.
Bir taraftan da kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan'a TRT'nin muhabirini gönderdiler. "Aman Osman dardayız. HDP'lilerin oylarını bize çevirt!" dediler.
İğrenç değil mi? Mehmetçiklerimiz, canlarını ortaya koysunlar, bölücü yıkıcılarla vuruşsunlar, şehit düşsünler, sakatlansınlar, diğer tarafta, PKK'nın eli kanlılarına yalvar yakar olunsun.
Ali Kemal Özkan, HDP için ne dedi biliyor musunuz, ki oğlu da ABD'de HDP'nin temsilcisidir, "PeKeKe ve HDP birbirinin kolu, kanadı, gövdesidir!" Başka bir sebepten bunları söyledi ama netice itibarıyla PKK=HDP.
Bir bildiriden nereye geliyoruz. PKK'dan medet um, ama ülkenin birliği için, çıkarı için bildiri yayınlansın, hayır sen darbecisin, de!