Altı muhalefet partisi vatan haini mi?

Yıllarca muhalefete, "proje üretmiyorlar" diye sitem ettiler. Sanki muhalefetin proje üretmek, İktidarın da bu projelerden istediğini seçip yapmak gibi bir görevi varmış gibi.

Dünyanın hangi ülkesinde muhalefet proje üretiyor da iktidar ona "aferin" diyor?

Muhalefetin öncelikli görevi iktidarı denetlemektir. Ülke kaynaklarını yasalara uygun yönetip yönetmediğini takip edip, seçmeni (kamuoyunu) bilgilendirmektir.

Yapıyor mu?

Evet.

İşte bakın, altı muhalefet partisi bir araya geliyor ve Türkiye''nin içinde bulunduğu sıkıntılara çözüm sunuyor.

Bunun değerlendirmesini kamuoyu yapacak. Lakin iktidar ne yapıyor? "Proje üretmediler, üretmiyorlar" diye eleştirdiği muhalefet bir araya gelince, korkuyor ve başlıyor belden aşağı komplo siyasetine.

Altı partinin "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" önerisine nitelikli bir karşı cevap verip, ortaya daha güçlü bir siyasi öneri sunacağı yerde, tam tersine bu partileri vatan haini ilan edecek söylemlere yer verdi.

Mutabakat metninin yurt dışında hazırlandığını ileri sürdü. Ege adalarını Kıbrıs''ı iktidar olduklarında vereceklerine kadar vardırdı işi. Deva Partisi''nin ev sahipliğinde önceki gün yapılan toplantı bildirisi ile ilgili de halkın aklını karıştıracak bir laf attılar ortaya. İçişleri Bakanı, Kılıçdaroğlu''na hitap ederek; "…O hepinizin tutanak altına almaya çalıştığı bildiriyi hangi büyükelçiliğe düzelttirmeye gönderdin" diye sordu.

Bu soru ve bundan öce yapılanların hepsi, belgelendirilmediği takdirde, komplo olarak tarihe geçecek.

Niye?

Çünkü devleti yönetenlerin yönetme kudreti altında çalışan istihbarat örgütleri var. Gizli saklı her şeyi bilme güçleri var. Atılan e-postayı da, vardığı yeri de hem elektronik ortamda ve hem de doğrudan tespit edebilecek yeterliklere sahipler.

Şayet söyledikleri gibi muhalefet dış güçlerle bağlantı halinde Türkiye''ye yön vermeye kalkışıyorsa bunun adı açıkça vatan hainliğidir. Böyle bir ihaneti hiçbir halk, hiçbir ülke ve o ülkenin toplumu kabul edemez.

Öyle ise?

Öyle ise devlet buna el koymalı, belgeleriyle seçmeni ikna etmelidir. Vatan hainlerine kimse oy vermeyeceğine göre başka yolu var mı?

Türkiye''de siyaset maalesef olağan seyrinde ilerlemiyor. İktidar siyaseti, değerler ve ilkeler üzerinden değil, salt çıkar üzerinden yapıyor. Bunun adına Makyavelizm diyoruz. Çünkü Makyavel Prens adlı eserinde, "Devleti yöneten prensin duygularına kapılmadan ve acıma duygularını bir kenara bırakarak devleti yönetmesi gerektiğini belirtmiştir. Gerektiğinde bir insanın devlet tarafından öldürülmesinin çok daha fazla insanın yaşamasını sağlayacağını belirterek prense öğütler vermektedir. Temelinde bu görüşlere paralel olarak başka bir bakış açısı da "Amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu" anlayışıdır.

Bu çıkarcı siyaset felsefesi, "her ne pahasına olursa olsun kazanan kârlı çıkar" anlayışı ile hareket etmektedir. Nitekim seçim sonuçları üzerinde tartışma sürerken Erdoğan ne demişti hatırlayalım: "Atı alan Üsküdar''ı geçer."

Bunun anlamı şudur: Önemli olan sizin şüpheniz ve adalet değil, açıkgözlüktür.

Tüm bunlar ve daha başkaları biz AKP yönetiminin siyaset yapma, siyaset üretme ve yönetme biçiminin, geleneksel kültürel değerlere uymadığını, hele İslami değerlerle kesinlikle örtüşmediğini gösteriyor. Demokrasiler, erdemli insanları sever. Bu sebeple "hukukun üstünlüğüne" inanır.

Kabullenmeyi, farklılıklarla yaşamayı sever ve bu değerleri okullarda öğretir.

Demokrasiler, siyasi partileri, birbirinin rakibi olarak görür; düşmanı olarak değil. Bu sebeple demokratik kültür, ister birbirine benzer, isterse benzemez olsunlar, söz konusu toplum ve ülke çıkarı olduğunda partilerin bir araya gelmesini garipsemez. Tam tersine önemser.

Bu sebepledir ki Makyavelizm''i yol edinmiş olan AKP iktidarı, komplocu yalanlarla mecburen sevmediği seçime gitmek zorunda kalacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları