Alev Alatlı millî çizginin neresinde?
Kıymetli mütefekkiremiz Alev Alatlı hayata veda etti. Allah rahmet eylesin. Velut bir kalemdi ve doğru yerdeydi. Kendisiyle uzun bir röportajımız vardır. Beykoz’da evinde bir televizyon kanalı için yapmıştım. Konusu ekümeniklikti. Başka fikir ve ilim adamlarıyla konuşmuştum. Patrik Bartholomeos’la da konuşmak istemiş, o sözcüsünü görevlendirmişti. (Ayrıca başka meselede Bartholomeos’la görüşmüş ve yayınlamıştım. O sıra Yunanistan’dan yeni gelmiştim. Özel izinle girilen Ortodoksların dinî bölgesi Aynaroz Yarımadası’nda kalmıştım. Aynaroz’a uğramam Bartholomeos’u şaşırtmış, nasıl izin aldığımı sormuştu.)
Alev Alatlı’nın ismi en son Emine Işınsu Roman Ödülü Yarışması’nda geçer. Jüri üyesiydi.
Emine Işınsu Ülkücü Hareket’in önemli isimlerindendir. Tezli romanlar yazmıştır. Alev Alatlı’nın romanlarını da tezli görebiliriz. Onda da “Ülkücüler” geçer. Millî hassasiyette aynı çizgidedir.
Alatlı 12 Eylül 1980 Darbesi öncesi, siyasî tartışmaları romanlaştırdı, gerçek isimlere yer verdi. Onların sözlerini roman kahramanlarının diyaloglarına serpiştirdi.
Alatlı, bu romanlarında özellikle roman kahramanı Günay Rodoplu üzerinden fikirlerini söylemiştir,
“Or’da Kimse Var mı?” ana başlığı altında “Viva La Muerte!”, “‘Nuke’ Türkiye”, “Valla, Kurda Yedirdin Beni” ve “O.K. Musti Türkiye Tamamdır” romanlarında Günay Rodoplu’nun, Alev Alatlı’nın kendisi diyebiliriz.
Kendisiyle röportajımda, geniş kitaplığının önünde çay sohbetimiz sırasında “Ben ülkücülere yakınım.” demişti.
Kitaplarında onun kendisine “yakın gördüğü” kısımlarla, “yakın görmediği” kısımları ayırabiliriz.
Geçmişte konuştuğu isimlerden biri de rahmetli Mehmet Gül’dü. Mehmet Gül’le bir arada olduğumuz bir sıra telefon gelmişti. Uzun uzun konuşmuştu. Konuşması dikkatimi çekmiş, “Kimdi?” diye sormuştum. “Alev Alatlı” demişti.
Alatlı’nın “Valla Kurda Yedirdin Beni” romanında Mehmet Gül’ün adı geçer. Roman kahramanı Rodoplu’nun ağzından bir alıntı verir:
“Rodoplu, Mehmet Sedes’e sömürgecilerin yerli halkı kandırmalarının amacını, Ülkü Ocakları İstanbul Başkanı Mehmet Gül’ün katıldığı bir açık oturumda yaptığı bir konuşmayı örnek göstererek hatırlatır: / ‘Emperyalist ülkeler, bir ülkenin kaynaklarını kendi yararlarına kullanabilmek için, o ülkede yerli iş birlikçiler bulmak zorundadırlar. Bugün bu yerli iş birlikçilerinin kim olduğunu anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur. Kim mensup olduğu toplumun değerlerini savunmuyor ise, o bir iş birlikçidir.” (Yasemin Ipıl, “Alev Alatlı’nın Romanlarında Yerlilik Düşüncesi”, Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1999, s. 46)
Yine roman kahramanları Günay Rodoplu ve Selahattin arasında geçen bir diyalogda da Mehmet Gül’ün ismi verilir. Diğer isim de Dev-Genç başkanlarından Bülent Uluer’dir.
“Günay Rodoplu ile Selahattin, Türk milliyetçiliğinin metodu ve ülkücülerin düşünce tarzı hakkında bir dizi tartışmaya girerler. Rodoplu, siyasetçi Mehmet Gül ile yine siyasetle uğraşan Bülent Uluer’in kapitalizme dair anlayışlarını sorgulayamamalarının nedeninin yabancılaşma olduğuna dikkat çeker:
“Çünkü yabancılaşma bireyin muhakeme kabiliyetini azaltır; bireysel vicdan yerini, cemaatine uyma, dışlanmama kaygısına bırakır. Ve yabancılaşma, Gül’ün, somut Uluer’e -ya da tersi- değil, cemaatinin ona ilişkin vehimlerine inandığı durumun bir diğer adıdır.” (Yasemin Ipıl, a,g,e., s. 54).
Alatlı yine aynı eserinde Günay Rodoplu’ya şu cümleleri kurdurur:
“Türkiye’de faşist yok… Türkeş’in anlı şanlı ‘Dokuz Işık’ına bak! Bu mu faşist program?”
Alatlı, farklı bir yazardı, farklı bir dünya kurmuştu.
Alatlı, pek bilinmez, İmralı duruşmalarında Abdullah Öcalan’ın dilindeydi. Onu da vereceğim.