Akşener'e saldıran zihniyet doları, enflasyonu düşüremez!
AKP politikalarının ortak yönü nedir derseniz söyleyelim: Aynı hataları sürekli yaparak farklı sonuçlar beklenmesidir. Konuyu açalım, örneğin dış politikada Almanlara ''Nazi'' denilmiş, Mısır''da Sisi''ye ''Darbeci'' denilmiş, Amerikan Başkanı Biden''a ''Eli kanlı'' denilmiş, Fransa Başkanı Macron''a ''Geri Zekalı'' denilmiş, ne olmuş bu işlerin sonunda? Türkiye yalnız kalmış, ihracat pazarı kaybetmiş, ekonomide maliyetler artınca da çark edilmiş…
Öfkenizi kontrol edemezseniz, kavgayı kişiselleştirirseniz, davranışlarınızın maliyetini 84 milyon öder diye bir kaygınız yoksa, sonuç hiç değişmez. Sürekli kafanızı duvara toslarsınız. Politikalarınız ve sözleriniz boşa düşer. Çünkü deneme yanılma ile ülke yönetilmez.
Ekonomiye bakın, orası da aynı. Sürekli aynı hataları yapıp bu sefer düzelecek diye beklemek mantıklı mıdır? Türk imalat sanayi dışa bağlı girdiyle çalıştığı ölçüde ne firmalar ne ülke düze çıkar. Elde avuçta ne varsa üretim yapmak için elin Çinlisine, Almanına gider. Rezervler suyunu çeker, kur artar, firmalar pahalı üretim yapar, vatandaş enflasyon karşısında ezilir, ekonomi durgunluğa girer.
Ölmüş bir sistemi kredilerle ayakta tutmak yerine, neden değiştirmez AKP? Çünkü artık çok geç… Ve yine aynı hata yapılıyor. Firmalara borç veriliyor. O paralar yine Çin''e, Almanya''ya akacak. Bir süre sonra firmalar yine kuş yavruları gibi ağzını açacak, kredi diyecek.
İşin kötü tarafı şu, bu dönem nefesleri kesen ''Nefes Kredisi! %17,5 faizli. Kullanma maliyeti %21. Allah aşkına geçen dönem %7 faizli krediyi ödeyemeyen KOBİ %21''i nasıl ödeyecek? Koşa koşa bir temerrüt krizine gidiyoruz. Bunu herkes biliyor ama gerçeği itiraf etmekten korkuyoruz. AKP kendisini 2023''e bir atsın da, gerisinin önemi yok…
Dış politika ve ekonomide tekrarlanan hatalara iç politika da eklendi. Yapılan bu son hata ile Türk ekonomisine iç ve dış yatırımcı güveni iyice bitirildi.
Biliyorsunuz AKP oy kaybettikçe hırçınlaşıyor. Kutuplaştırma siyaseti ile ekonomiden canı yansa da seçmenlerini bir kan davası güder gibi yanında tutmak istiyor. Hatırlayın, bu zehirden etkilenen kitle üyeleri CHP lideri Kılıçdaroğlu''na yumruklu bir saldırı yapmıştı. Bunun son rezil örneğini ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''e yapılan saldırı girişiminde gördük. Bu saldırıların Türk ekonomisini vuran tarafı ise, iç ve dış yatırımcının kafasındaki bölünmüş Türkiye imajının güçlenmesi ve buna bağlı güvenin tamamen bitmesidir.
Güven bitmiştir diyoruz; belki bu cümle size iddialı bir ifade olarak gelebilir ama bu sonuca varmamıza neden olan kişi bizzat Erdoğan olmuştur. Saldırı sonrası Erdoğan''ın "Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler." sözleri Türkiye''nin nasıl bir iklime gireceği konusunda ciddi soru işaretleri doğurmuştur.
Yatırımcıların hiçbiri kaosu, belirsizliği ve iç çatışma ortamını sevmez. İşte bu sözler sadece ülke içinde değil ülke dışındaki yatırımcıları da haddinden fazla ürkütmüştür.
Yatırımcı Türkiye''ye iki şekilde geliyor. Birincisi, fabrika kurmak yani direkt yatırımlarla. İkincisi, hisse senedi, tahvil alarak yani portföy yatırımları ile. İşte Erdoğan''ın oy konsolide etmek için kullandığı öfke dili, Türkiye''nin direkt ve portföy yatırımlarını baltalamıştır. Dış sermaye eksikliği çeken ülkemizde, dışarıya karşı huzur ve güven ortamının varlığı gösterilmezse ne olur? Sermaye ve yatırım girişleri sıfıra yaklaşır, dolar, işsizlik yeni rekorlar kırar.
Ne yazık ki AKP yönetimi bu gerçeği anlayamadı. Hem sövecekler, hem dövecekler ama ekonomi bundan etkilenmeyecek. Yok öyle bir şey… Dünya AKP''nin parmağının ucunda dönmüyor. İstekleri kanun değil. Demokrasiye, hakka, hukuka, adalete uymadıkları sürece ekonomiyi düzeltemeyecekler. Öfkeyi ve kini yükselttikleri ölçüde siyaset sahnesinden hızla silinecekler. Ama bu gidişin faturasını ekonomide Türk milleti ödeyecek.