AKP'nin geleceği MHP'ye bağlı

Meral Akşener'i izliyor musunuz? Peki, gidişatı nasıl görüyorsunuz? Başarılı mı?

Akşener iyi gidiyor ve kendine has bir çekim gücü oluşturmuş görülüyor... Özellikle erkek egemen bir parti olan MHP'de kadınların ilgisi zayıftı, Akşener bunu toplamış...

Şu sıralar hâlihazırdaki MHP yönetiminin tek beklentisi mahkemeden çıkacak olumsuz bir karar. Bu sebeple AKP'ye açık çek veriyorlar.

"Önle muhalefeti, verelim desteği" demekten ve bunu da seçmenin gözü önünde yapmaktan çekinmiyorlar.

İnsanın "iktidar neymiş yahu" diyesi geliyor. Nasıl bir şey bu böyle ki insanlar, koltuklarını bırakmamak için sarıldıkça sarılıyor ve "ülkem, davam" bir anda "çıkarım, koltuğum" birlikteliğine dönüşüyor...

Valla kim ne yaparsa yapsın herkesin gözü önünde olup bitenler, akıl sahiplerine açık gerçekliği haykırıyor...

Peki, bu durumda AKP ne yapacak?

AKP'de iki cephe var: Biri Cumhurbaşkanının ideallerini kendine yol edinmişler, ikincisi, yolsuzluk, hırsızlık gibi kötü imajlardan bıkmış olan biraz daha sağduyuyu ve ılımlı olmayı benimseyen Davutoğlu cephesi.

Aslına bakarsanız Davutoğlu ya da Erdoğan cephesinin açmazını çözecek olan siyasal olgu MHP'dir.

"Ne alâka" diyebilirsiniz.

Cevap vereyim.

MHP'de beklenen değişim gerçekleştiğinde ne olacak? MHP; duruşu, bakışı, dinamiği ile "hareketlilik" kazanacak. İşte o beklenen "hareketliliğin" yarattığı dinamizm ilk seçimlerde sandığa yansıyacak ve Türkiye'nin önünü açacak. AKP oy kayıp edip gerileyecek. Başkanlık hayalleri suya düşecek. Anayasa çalışmaları yeni bir boyut kazanacak. Ve dolayısı ile mevcut siyasal sistem güç kazanacak.

İşte ortaya çıkacak bu sonuçlar, kurulu düzene olan güveni artıracak. Piyasalar ve ekonomi yeni bir siyasal dinamiğin varlığını görerek kendi pozisyonlarını ayarlayacaklar. Anayasal birçok kurum, kendine gelmeye başlayacak.

MHP'nin yeni yönetimi, Türkiye gerçeğini iyi analiz edebilirse, bu durum, AKP açısından Davutoğlu'nun işine yarayacaktır. Çünkü Erdoğan cephesi yenilmiş olacaktır.

Erdoğan cephesi güç kayıp ettikçe de Davutoğlu cephesi taze kan toplayacaktır. Belki o zaman AKP Millî Görüş'ten devraldığı kendi deyimleri ile "fabrika ayarlarını" bir düzene sokabilecektir. İkinci genel seçimde Davutoğlu ile kendini belirli düzeye taşıyan AKP, artık, vesayet altından çıkabilecek gücü kendinde bulmuş olacaktır. Çünkü gelişmeler bu noktaya ulaştığında yeni bir cumhurbaşkanlığı seçimi gelip çatmış olacaktır.

Ayrıca Türkiye normalleşmiş, siyasal dengeler düzene girmeye başlamış olacaktır.

O günün Türkiye'si, elbette tüm yaşanmışlıkları değerlendirerek, herhalde "anayasayı askıya alan" fiili düzeni de hizaya sokacaktır. Toplumsal akıl, edindiği tecrübeden hareketle, Davutoğlu'nun kendine özgülüğü ile Erdoğan'ın uygulamalarını birlikte düşünüp kıyasladığında, olması gerekeni yapacaktır.

Öyle ise MHP'deki genel başkanlık seçimi, sadece parti içi bir açmazı düzene koymuyor. Aynı zamanda Türk siyasal hayatına yeni bir çekidüzen vermiş de oluyor.

Burada AKP'lilere büyük görev düşüyor. Eğer kendi partilerini Erdoğan vesayetinden, TÜRGEV baskısından ve tek kişinin sınırsız yönetiminden kurtarıp, nitelikli ve özgür bir siyaset yaratacak partiye dönüştürmek istiyorlarsa, Bahçeli'nin AKP'ye verdiği taviz amaçlı pası doğru değerlendirmeleri gerekir. Bu durumda Bahçeli ve ekibinin AKP'den beklentilerini karşılamayıp, mümkünse tam tersini yaparak, kendi özgür ve özgünlüklerini koruyacak yolu açmaları gerekir. Aksi halde, AKP de MHP'de tek kişinin baskıcı yönetimi altında herkese demokrasi dersi vermeye devam eder. Ve Davutoğlu'nun siyasi geleceği başkasının iznine kalır...

Bizden söylemesi.

Yazarın Diğer Yazıları