AKP'nin 128 milyar dolarlık hatası kuru vuracak!
Rezervlerin son durumuna baktığımızda -60 milyar dolara düştüğünü görüyoruz. Kısa vadeli ödememiz gereken borç ise 192 milyar dolar olmuş. Cepte para yokken borç dağları aşmışsa sıkıntı büyük demektir. Türkiye rezervlerin nasıl eridiğini tartışırken borsada gelecek için çok kötü sinyaller veren satışların yapıldığını görüyoruz. Yabancı yatırımcılar Türk bankalarındaki pozisyonlarını azaltıyorlar. Peki neden? Çünkü yabancılar Türkiye'de önümüzdeki dönemde işlerin iyi olmayacağını, buna bağlı olarak da bankaların kârlılıklarının düşeceğini öngörüyorlar. En kötüsü ise BDDK tarafından ilan edilen 'takipteki kredi oranlarının gerçeği yansıtmadığı' da akıllarına gelmiş olabilir mi?
AKP'nin oynamadığı veri kaldı mı? Salgında hasta sayısı, ekonomide enflasyon, işsizlik, tüketici güveni… Saymakla bitmeyecek müdahaleler Türkiye'ye güveni bitirmiş durumda.
Rezerv tartışmalarının özü
Yaşadığımız güven bunalımının özünde gerçeklerden kopuş var. Durumu idare etmek, pislikleri halının altına süpürmek kriz yönetimi sanılıyor. Aynısını 128 milyar dolar tartışmasında da görüyoruz. Ortada bir gerçek var: An itibari ile Merkez'in kasasında 128 milyar dolar yok!
Nurettin Canikli çıkıp diyor ki, bu para şirketlere, hane halkına gitti. Tamam doğru gitti de, o para kime gitti bize şirket ve şahıs isimleri vermekten neden kaçınıyorsunuz?
En önemlisi de şu: Neden gitti? Nurettin Bey pandemi döneminde eksi faiz verdik diyor. Ama o paranın 2019 yılında eksilmeye başladığını biliyoruz. Niye eksildi? AKP'nin ithalatçı, dışa bağlı, tüketimci kafası yüzünden gün gün eridi gitti. Var mı daha ötesi? Hadi buna da itiraz edin de görelim!
Pandemide neden eksi faiz verdiniz? Eksi faizle ekonomi mi canlandı? Vatandaş Lira'dan kaçtı, doları patlattınız sonra 8,50 olan kuru tutmak için faiz artırdınız. Hem rezerv gitti, hem faiz arttı, işler berbat oldu. Nurettin beyin açıklaması tipik 'özrü kabahatinden büyük' durumu…
Kuralsızlık devlete hâkim olmuş!
Nurettin Canikli ve Lütfü Elvan beylerin açıklamaları devletin nasıl kuralsız ve kafalarına göre yönetildiğini gösteriyor. 128 milyar doların eksilmesi Merkez ve Hazine kayıtlarında görülmeyince altından bakın ne çıkıyor: 1997 yılında Hazine, kafasına göre Merkez Bankası'ndan para almasın diye bir protokol imzalanır. Ancak AKP sıkıştıkça, paralar suyunu çekince Hazine ve Merkez 2017 yılında rezerv yönetimini Hazine'ye bırakır. Bu değişimden kimsenin haberi yok? Böyle gizli saklı iş yapmak olur mu?
Anladık sıkıştınız ve Merkez'in rezervlerini Hazine ve kamu bankaları üzerinden sattınız. Ama bu işte kamu zararı var. 2020 Haziran ayına dönelim, kur uzun süre 6,85'de yatay gitti. Peki neden? Sırf tabelada kur sabit gözüksün, işler kötü değil diye imaj vermek için. Peki kime sattınız sabit kurdan dolarları? Tanzim satış gibi dolarlar kimlere gitti? Doları aldıkça fiyatı artması gerekirken nasıl sabit kalır? Bu satışların kaydı nerede?
Bir tezgahtar bile olsanız hasılatı akşam bankaya yatırmaya götürdüğünde bir bankamatik fişi alırsınız. Sonra bu fişi patrona götürürsünüz. Şimdi Merkez'de paraları kime verdiyse dökümünü ortaya koymak zorunda değil midir? Merkez koyamıyorsa kamu bankalarının sisteminde alıcı bilgileri buz gibi durmuyor mu?
Lütfü bey diyor ki, Merkez kime sattı bu görülmüyor. Yapmayın Allah aşkına Merkez'in Reuters Matching sistemi satış sonrası kim aldı göstermiyor mu? Alan kamu bankası ise o da kime sattığını bilmiyor mu?
AKP'nin haklı olduğu gerçek şu: 128 milyar dolar buharlaşmadı, yer değiştirdi. Kimin cebine girdiyse açıklanmalı. Ama en kötüsü ise artık Lira'yı koruyacak rezerv yok. Kurda şoklara karşı savunma sıfır. Millet aşısızlıktan ölüyor ama aşı alacak para yok. Bir savaş çıksa savaş uçaklarının atacağı roketi, tankların kullanacağı benzini alacak yedekte para kalmadı.
Ülke an itibari ile sadece ve sadece Allah'a emanet…