Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

AKP, Türkiye'ye 'Yaratıcı Yıkım' getiriyor!

Yaratıcı Yıkım kavramını ilk olarak ekonomist, bilimsel sosyalizm kurucusu Karl Marx kullanmıştır. Kapitalist sistem içinde firmaların kârlılıklarının azalması sonucu (falling rate of profit) oluşan iflasların ve yıkımın yeni oluşumları ortaya çıkarak kârlılığı yeniden tesis edeceğini söylemiştir. Marx'ın bu düşüncesini Avusturya kökenli Amerikalı ekonomist Joseph Schumpeter geliştirerek yaratıcı-yıkımı ekonomi içindeki teknolojik yeniliklere bağlamıştır. Yenilikler ortaya çıktıkça eskinin yıkılacağı ve yerini yenisinin alacağını söylemektedir.
Türkiye için baktığımızda değişimin ya da gelecek yıkımın kaynağında teknolojik gelişmeleri değil ekonomide ve siyasette karar alıcıların yaptıkları korkunç hataları görüyoruz.
Aslında hem Marx hem de Schumpeter'in dediği gibi dünyada rekabet edemeyen, verimsiz çalışan, teknoloji geliştiremedikleri için para kazanamayan Türk firmalarının çoktan batmış olması gerekirdi. Onlar batacak, dışa bağlı üretim modelinin yanlış olduğunu milyonlarca insan görecek, vatandaşlar ekonomik ve siyasi sistemi değiştirecekler, böylece yıkımdan büyük bir yaratılış destanı doğacaktı… Ama olmadı ya da bu süreç gecikiyor…
Bu sürecin geciktiricisi AKP'dir. Çünkü AKP Türkiye'nin ekonomik ve siyasi modelinin kurucusudur. Sistemin değişmesi AKP'nin gitmesi demektir. Ancak mevcut ekonomik sistemin yapı taşları verimsiz KOBİ'ler hala ayaktadır. Bunun nedeni ise aşağıda detaylı anlatacağım mekanizmadır. Yani AKP'nin bu firmaları değil kendisini sevmesidir.
KOBİ'ler batacak olursa 2001 Krizi'nin siyasi sonuçlarının benzeri oluşacaktır. Ve bu sonuçları görmeyi AKP asla istemez çünkü iktidar olmanın tadı çok ama çok güzeldir.
Bugün yandaşların birden fazla kurumdan aldığı maaşlara, belirli yerlere giden ihalelere dair haberler her gün medyada karşımıza çıkmaktadır. Öyle bir sınır aşılmıştır ki bunların izahının kendilerince yapılmasının bile mümkün olmadığı, bu nedenle kendileri için iktidardan başka seçeneğin olmadığı gayet açıktır.
O zaman AKP iktidarda kalmalı ve bu saadet zinciri devam etmelidir. Ancak ekonomide dışa bağlı, düşük teknoloji içeren mal üretimi yapan firmalar fiiliyatta ölmüştür. Dünya ekonomisinde yerleri yoktur. AKP iktidarda kalmak için bu firmaları kredi destekleri ile yaşayan ölülere yani 'zombi firmalar' haline dönüştürmüştür.
Fakat yaşamın olağan akışına aykırı bu durum nereye kadar sürebilir? Sonsuza kadar kredi destekleri ile batmış bir sistem ayakta durabilir mi? Ekonomik sistem ithalatçı yapısı ile rezervleri boşaltmıştır. Krediler ile attığı taklalarda sona gelmiştir.
AKP'nin kendince talihsizliği şudur: Verilen kredi destekleri ile yıkım 2023 seçim sonrasına kayabilirdi. Yani ithalatçı yapı 3-5 yıl daha takla atacaktı. Ancak inovasyondan uzak, kârlılıkları düşmüş, dış girdi bağımlısı firmaların, kamu kaynaklarını hoyratça kullanan merkezi yapının, ekonomide büyük bir ödemeler dengesi krizi yaşatması kaçınılmaz bir gerçekti.
Bu kaçınılmaz krizi ve yıkımı 2023 öncesine çekerek AKP'yi zora sokan gelişme ise salgın oldu. Salgın ile kamu maliyesi daha da bozuldu, bankacılık sistemi kredileri tüketti, tüm sektörler sallanmaya başladı.
AKP'nin firmaların ölmesine izin vermeme nedeni seçmenlerin işsiz kalıp kendilerini tasfiye edecekleri gerçeği idi. Ancak o seçmenler an itibari ile işsiz kaldılar. İşin kötü tarafı ekonomin ana yapısı bozuk olduğu için toparlanma 2023 öncesinde mümkün olmayacak.
Sistemin değişmesi şart. Bu nedenle AKP seçimlerde gidecektir. Ancak sorun AKP'nin gidecek olması değildir. Ekonomide yıkım yaşanacak. Bedel ağır olacak. Sistemin verimlilik, ihracat, inovasyon üzerine kurulması yıllar alacak, çok can yanacak.
Bu noktaya kadar anlattıklarımla canınızı sıktığımı biliyorum ama işin sonu güzel olacak. Büyük Türkiye'yi kurmak için yeni bir siyasi ve iktisadi sistem gelecek. Rezervler tekrar dolacak, gelirimiz artacak, demokrasi ve düşünce özgürlüğü ile Türkiye ekonomisi ilk ona girecek.
O güzel günlere kadar birazcık daha sabır…

Yazarın Diğer Yazıları