Ak Parti evdeki bulgurdan oluyor!
SEKAM (Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi) diye bir kuruluş, "15 Temmuz Askerî Darbe Girişiminin Öncesi ve Sonrasında Gençliğin Durumu" başlıklı bir araştırma yapmış.
Araştırma, darbe öncesi 81 ilde yaklaşık 4 bin, darbe teşebbüsünden üç ay sonra 12 farklı ilde yaklaşık 2 bin olmak üzere toplam 6 bin civarında genç üzerinde yapılmış.
Çalışmanın nasıl yapıldığını anlatırlarken adlandırmaları da tuhaf. "Taksim Kadife Darbe süreci" demişler, sonra "Onun devamı mahiyetinde olan sosyolojik savaş amaçlı 15 Temmuz 2016 Askerî Darbe girişimi" gibi bir ifade kullanmışlar.
Araştırıcılar "prof.", "doç." unvanlı... İlim adamları bir araştırma için "Gezi/Taksim Olayları" ve "15 Temmuz 2016 Darbe girişimi" diyebilirler. Özel makalelerinde "kadife"den girip "sosyolojik savaş"tan (nasıl oluyorsa bu savaş!) çıkabilirler ama mutlaka dayanaklarını, delillerini de ortaya koyarlar. Genel bir araştırmaya peşin çerçeve çizemezsiniz. Darbeciler sadece askerler değil; siviller de. Karargâhlarında darbeyi idare edenler Fethullahçıların "imam" dedikleri örgütçülerdi!
Bir başka tuhaflık, araştırmalarını tanıtırken kullandıkları sıfat: "Oldukça ses getirecek olan araştırmamız..."
Mütevazı olunur, beklenmeyen sonuçların çıktığından falan bahsedilir. Peşin hüküm ilim erbabına yakışır mı!
Bu araştırmada, dindar-kindar nesil yetiştirecekken, evdeki bulgurdan olan Ak Parti hükûmetlerinin idealize ettiği bütün görüşlerinde dibe vurduğunu, kendilerine yakın bir kuruluşun araştırmasında bile ortaya çıkması düşündürücüdür. Bu kuruluşun verdikleri rakamlarda, hükûmet edenlerin aleyhine olacak rakamları ancak minimuma indirebildiklerini düşünebilir ve siz bu rakamları tahminî bir üst kerteye getirebilirsiniz.
Aşağıdaki bilgileri "yarı yandaş" Yusuf Ziya Cömert'in Karar'daki dünkü köşesinden aldım:
"İslâmcı kimliğini kendinize ne kadar uygun buluyorsunuz?" sorusuna 15 Temmuz'dan önce gençlerin yüzde 52,3'ü "Bana uygun" derken 15 Temmuz'dan sonra bu oran yüzde 44,5'a düşmüş.
Denekler arasında "Ülkücü" kimliğini kendisine uygun görenlerin oranı 15 Temmuz'dan önce yüzde 29,30 iken, 15 Temmuz'dan sonra 37,5'a; "Çok uygun" diyenlerin oranı daha yüksek: 16,1'den 28,80'e çıkıyor.
"Milliyetçiyim" diyenlerde de oran yükseliyor: Darbe öncesi 36,3, darbe sonrası 42,6.
Milliyetçiliğin adını koyarak sorduklarında "Türk Milliyetçiliği bana çok uygun" diyenler 54,9, "Bana uygun" diyenler 24,7.
Burada araştırıcıların bir saçmalığı daha ortaya çıkıyor. Y. Z. Cömert'in aktardığı bilgiye göre araştırıcı prof.larımız "Bu verilerin gençlik açısından 'kavmiyetçiliğe yönelme' riski içerdiğini" belirtiyorlarmış. Akılları sıra "Türk milliyetçiliği"ni "ırkçılığa" bağlayacaklar. Sizin aklınıza turp sıkayım emi!
"Laik" kimlikte de bir artış varmış. "Çok uygun" diyenler 36,6'dan 43,7'ye, "uygun" diyenler 37,5'tan 42,9'a çıkıyor.
Ya dinî cemaatlere duyulan güven?
Deneklerin yüzde 38,7'si "Tüm dini cemaat ve gruplara güvenim sarsıldı." diyor.
Demek ki, insanlarımız "Cemaat Vak'ası"nın ne olduğunu yeteri kadar bilmiyor. Daha yüksek beklerdim.
Ak Parti (=Saray) fesini önüne koyup ince ince düşünmesi gerekiyor ama fırsatı kaçırdı.
"Nerede hata yaptık?!" diyemeyen, kendisinden başkasını "düşman" gören zihniyet sonunda böyle duvara toslar.