AGİT doğru tespit etmiş
Hangi kurum olursa olsun görevini neye göre nasıl yapacağı ve hatta ne yapacağı kanunda açık ve net olarak yazılıdır.
Tartışmasız olarak da açıktır.
Buna rağmen Türkiye'de referandum sonuçları tartışmalıdır.
Her dönemle birileri itiraz eder. Bu doğrudur. Ancak bu seferki öyle değil. YSK önceden aldığı kendi kararlarını bile ters yüz etmiştir.
Bir şey daha: Avrupa (AGİT), Türkiye'deki referandum sonuçlarını tam ve doğru olarak tespit etmiş ve bütün dünyaya açıklamıştır.
Bu şartlar altında yapılan seçimlerin adil olmadığını ilan etmiş ve "Avrupa standartlarına uyulmadığını" söylemiştir.
Bu durum, Türkiye'de iyi şeyler olmadığını gösteriyor. Devlet baskısı, tek taraflı kampanya, devletin mali kaynaklarının 'evet'çilerin çıkarına kullanılması, Türkiye'nin demokraside irtifa kaybettiğinin net göstergesidir.
"Türkiye geriye gidiyor" söylemini doğrulayan tespitlerdir.
Avrupa, bu çarpıklıkları ortaya koymasa da biz zaten bunun böyle olduğunu hep birlikte görüyoruz.
"Avrupa'ya sen işine bak" demenin bir manası yok. Zaten Avrupa da işini yapıyor. Unutmayın.. Avrupa'nın bu işi yapmasının önünü de siz açtınız.
Referandum sürecini kötü yönetmekle ve AGİT'i suçlamakla Avrupa bir şey kayıp etmiş olmaz. Kayıp eden Türkiye olur. Çünkü mesele Türkiye'nin meselesidir. Burada esas görev YSK'ya düşmekteydi. YSK, kamuoyunun zihinlerindeki çelişkileri gideremediği sürece kendi güvenirliğini zedelemeye devam etmiş olur..
Biliyor musunuz?
Referandumdan iki gün önce Cuma idi. Ve o Cumanın hutbe konusu "Kutlu Doğum Haftası" nedeniyle Hz. Peygamber'in şahsından hareketle "güven" idi.
Ne yazık ki bu hutbeyi dinleyenler, iki gün sonra referandumu tartışılır hale getirdiler. İşin en ilginç tarafı da neydi biliyor musunuz? Türkiye'de din iman ve Allah için 'evet' isteyenlerin ortaya çıkardığı temel sorun yine güven bunalımı oldu.
İktidardakiler, bırakın kendi yandaşlarını, topluma güven vermiyor. Üstelik vermemekte de ısrar ediyor. Onun da ötesinde güven bunalımını gidereceği yerde kurumlara olan güveni de bozmuş durumda.
Prof. Dr. Ümit Özdağ "3 milyon oy sonradan mühürlendi" diyor.
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan da benzer şeyleri söylüyor. "YSK Anayasayı ihlal etmiş, kendisini sorgulanabilir konuma getirmiştir" diyor.
İşte bütün bunlar rejimin el değiştirdikten sonra çok daha beterinin olacağının işaretlerini bize veriyor. Demek ki gelecekte iktidarı halkın oyları ile görevden almak asla mümkün olmayacak hissi uyandırıyor. Öyle ya, otoriter rejimin memurları ne yapıp edip, muhalefetin kazanmasını önleyecek. Halk oy verse de işe yaramaz hale gelecek.
Bunu nereden çıkarıyorsun diyebilirler.
Nereden çıkardığım belli değil mi?
Güven sorunundan.
YSK, önemli bir sigorta.
O güvenirliğini kayıp etti mi rejim de eder, sistem de eder, hukuk da eder.
AGİT'in tespitleri halkın genel kanaatini yansıtmaktadır. Süreci yönetenler adil olmak zorunda olduklarını unutmamalıdır.