Afganistan'da kadınların çığlığı
Afganistan''ın durulması mümkün görünmüyor.
Taliban, ummadıkları bir kolaylıkla Kâbil''e girince, bütün Afganistan''ın hâkimi oldu ama görünürde. Geniş bir alana yayılsa da bazı bölgeler iradeleri dışında. Başta Pençşîr vadisi geliyor. Sovyet işgaline karşı büyük direnç gösteren Ahmed Şah Mesud''un vadisi. Şimdi oğlu Ahmed Mesud, nöbeti devralmış görünüyor. Ahmed Mesud Taliban''a direneceğini bir mektupla açıkladı. Bir zemin hazırlamasa, bir yerlerden destek sağlamasa, Taliban''ın gücünü gösterdiği bir zamanda böyle ortaya çıkmazdı.
Afganistan''da mücahit gruplar hep birbirlerini yemişlerdir. Sovyet işgaline karşı direnen üç lider görünüyor: Burhaneddin Rabbanî, Hikmetyar ve Ahmed Şah Mesud. Üçü de birbirinin üzerine yürümüş, birbirleriyle vuruşmuştur. Şah Mesud ve Rabbanî iç çekişmede, intihar saldırılarıyla hayatlarını yitirdiler. Hikmetyar da muhtemelen büyük tehlikeler atlatmıştır.
Takip edebildiğim kadarıyla söyleyeyim, bu liderler içinde Rabbanî''nin yeri ayrıdır. 1992-1995''te, Sovyetler sonrası, Afganistan''da cumhurbaşkanlığı makamında oturdu. Başbakan kimdi dersiniz? Hikmetyar! Mesele öyle karmaşık ki, kayıtsız şartsız Türkiye ile "bir" olan Cünbiş-i Millî lideri Abdürreşid Dostum, Hikmetyar''la el ele veriyor, Rabbanî''ye karşı savaşıyor. Herkesi hesabı başka.
Burhaneddin Rabbanî Türkiye''yi ve İran''ı çok iyi tanıyordu. Hangi ülkenin ne yaptığını ve ne kazandığını ölçebiliyordu. Rabbanî Türkiye''den belli "dindar" diyeceğim -elbette bir grup adı var, ad vermeyeceğim- maddî destek de sağlıyordu. (Rabbanî Türkiye''de bulunduğu sırada, kaldığı otele gazeteci olarak gitmiştim. Yakın görüştüğüm bir kişi odasından çıkıyordu. Soran gözlerle bakınca "Rabbanî''ye para getirdim." demişti.)
Rabbanî İslâm hukuku alanında çalışmış, Mısır''da doktorasını vermiş bir akademisyendi. Taliban''ın kurucusu Molla Ömer mi, sonra birlikte hareket ettiği, 10 yıldır, dışarıda olan, aynı Humeynî''nin dönüşü ve karşılanışı gibi, Kâbil''e dönüşünde törenle karşılanan Abdülgani Birader mi İslâm hukukuna daha vâkıf?!
Rabbanî, zorlamanın, insanları cendereye almanın "İslâm" olmadığının farkındaydı. Halkın hayat tarzına bir sınırlama getirmemiş, kadınları yok saymamıştı.
Taliban''ın gelişiyle Afganistan haberleri birinci sırada. Kadınların çığlıkları kulak zarını patlatıyor. "Ne olur, bizi Taliban''a bırakmayın!" diye yalvarıyorlar.
ABD, Avrupa Birliği ülkeleri dâhil 19 ülke, Afganistan''da kadınlar ve çocuklar için bir bildiri yayınladı. Açıklamada, "Afganistan''daki kadınlar ve kız çocuklarının, eğitim, çalışma ve hareket hürriyeti hakları konusunda derin endişe duyuyoruz. Afganistan genelinde yetkili makamları kadınların korunmasını teminat altına almaya çağırıyoruz. Her türlü ayrımcılık ve istismar önlenmelidir. Uluslararası toplum olarak seslerinin duyulmasını sağlamak için onlara yardım etmeye ve desteklemeye hazırız." denildi.
Taliban''la yürümez. Şimdi şirin görünmek isteseler de kadınların çalışmasına karışmayacağız, deseler de onların anladığı İslâm başka. Kadınlar sokağa çıkar, çalışır ama "şeriat"a uygun! Onların anladığı şeriatı biz biliyoruz. Geçmişte uygulamalarını gördük. Eğer geçmişteki uygulamalarından vazgeçeceklerse, kendilerini, dolayısıyla "İslâm" dedikleri bütün umdeleri silmiş oluyorlar ki, temel felsefeleri, onları dinden çıkmış gösterir. Başka izahı yok bunun.
Bu şirinlik, geçiş dönemidir. Bir şeylerin rayına oturduğunu düşündüklerinde, "cehennemlik" olmamak için "kendi dinleri"ne döneceklerdir! Hiç şüpheniz olmasın.