Affın getirdikleri götürdükleri
"İnfaz Düzenlemesi" dedikleri af çıktı. Kimi 90 bin kişi, kimi 115 bin kişi faydalanacak diyor. Epey karışık. Neticede hapishaneler üçte bir boşalıyor ama sancılı. Gazeteciler, yazarlar, "Örgüt üyesi olmamakla beraber..." denilenler bile bile içeride bırakılıyor.
Burada "af kanunu" üzerinde etkili olmuş, daha önce kendisiyle yaptığım konuşmayı verdiğim iktidarla birlikte hareket eden partiden bir milletvekili arkadaşımı kanun çıktıktan sonra aradım. Tek soru sordum: "İstediğinizin yüzde kaçı kanuna girdi?" Cevabı: "Yüzde 75'i." Ekledi: "Yüzde 25'ine de itirazımız yok."
Ne diyeyim... Hayırlı olsun. Bu afta sevinenler yanında üzülenler var. Çünkü suç işlemişler ve mahkûm olmuşlar. Onların zarar verdikleri devlet de olsa, kişi de olsa yine insanı acıtıyor. Devlet, bu ülkede yaşayanların devleti.
Fikrini söyleyen, gazetecilik yapan neden mahpus? "Demokrasi" varsa farklı düşünceler de vardır. Herkes iktidar partisiyle "iltisaklı" olmaya mecbur edilmek istenirse bunun adının ne olduğunu ben söylemeyeyim!
Gazetemizin yazarı Murat Ağırel, gazetecilik yaptığı, sorgulayarak insanları düşünmeye sevk ettiği için tutuklu. Gazetecilik yapılmasa insanlar nasıl aydınlanacak? Öyle kanun çıkarılıyor ki, illâ hapis cezası alsınlar. Hangi vicdana sığar! Tek isim verdim ama düşünen, kanunu zorlamayan birçok gazeteci, aktivist var içeride. İntikam için insanları dört duvar arasına sokmak, insanın yüreğini sızlatmalı. "Rehberimiz Kur'ân." diyen "Yukarı"ya yine hatırlatıyorum: "Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin." (Maide, 5/8).
Yeni rejimin ilk kısmî affında Anayasa Mahkemesi'nin tavrı ne olacak? Daha önceki kısmî aflara AYM müdahale etmiş ve af genişletilmişti. CHP, AYM'ye gidecek. Geçmişe baktığınızda affın genişlemesi gerekiyor. Ama rejim değişti. AYM üyeleri "Yukarı"ya mı bakacaklar yoksa kanunlara uyulup uyulmadığına mı? Bu da bir imtihan. Aklıma şu geliyor: Acaba iktidar, "Ben yapmadım o yaptı." demek için affın genişletilmesini AYM'ye mi bırakıyor? Biliyorsunuz "Barış Bildirisi" dedikleri "PKK Bildirisi"ni imzalayanların "Düşüncelerini açıkladıkları için mahkûm edilemeyecekleri" hükmünü verdiğinde daha önce esip gürleyen iktidar, hiç ses etmedi. (İcazetli karar olduğu yazılıp söylenmişti.) Herkes biliyordu ki, 1128 imzalı bildiri Kandil çıkışlıydı.
Bir sıkıntı daha... Askerliklerini bitirenler terhis edilmiyor, askere gidecekler celp edilmiyor. Virüs tedbiri. Ama mahpushanelerden en az 90 bin kişi bırakılıyor. Bunlar içinde affa uğrayan öyleleri var ki, Allah bilir kalacak yerleri yoktur. Çünkü aileleri bile işledikleri suçlarından dolayı affa uğrayana kızgın; kabul etmeyeceklerdir.
Dün sabah Ak Parti'den ayrılıp yeni parti kuran Ahmet Davutoğlu'nu dinledim. İsmail Küçükkaya'nın programına çıkmıştı. Nokta aftan bahsetti. Sen çık, sen çıkma dendiğini söylüyor, affı adaletsiz buluyor.
Ahmet Davutoğlu önemli bir şey dedi... "Yolsuzluktan muhkûm olanlar cezaevinden çıkarılıyor. Bundan sonra yolsuzluk edenler hapse girmeyecekler!" Çok mühim ama çok mühim. Aklıma geçmiş ithamlar geldi. Hepsi pir ü pak mı sayılacak? Mahkemeye çıkarılmayacaklar mı? Bunların kimler olduğunu biliyorsunuz!
Ahmet Davutoğlu bir şey daha söyledi: "Tutuklu yargılama mutat hâle geldi. Hâkimler, başım yanmasın diye tutuklu yargılıyor. Tutuklunun suçu sabit değil. Bunlar çıkarılsaydı, hapishaneler rahatlayacaktı."
Tutukluların dışarıdan muhakeme edilmesi herkesin aklında ama kime anlatacaksınız!