Adaletin kısır döngüsü… Kime, neye göre ceza?
Siyasî suçlar, adi suçlar... Yeni hükûmet sistemi öyle bir işliyor ki, kalemini Propaganda Bakanlığı’nın tespitlerinden bir milim saptıran, hükûmetin iğreti baktığı çevrede söz eden kendisini mahkemede buluyor.
Adi suçlular çocuklar bile silahlı. En ufak kızgınlıklarda ateşleyiveriyorlar.
İstanbul Kâğıthane’de uyuşturucu satıcıları yakalanmak istenirken, bir polisimiz şehit edildi bir polisimiz ağır yaralandı. Çetenin bir elemanı öldürüldü, bir elemanı yaralandı. Birkaçı yakalandı. Bu silahları nasıl temin ettiler? Nasıl taşıdılar?
Bir keresinde yazmıştım... Adamın 74 suç kaydı var ama dışarıda! Her bir suçundan üç ay yatsa kim bilir kaç yıl hapiste kalacak.
Gazetecilere ceza veriyorsun, cezayı erteliyorsun. Gazeteciyi, söz edeni susturmanın bir yolu cezayı erteleme. Demokles’in Kılıcı yazanın, söz edenin tepesinde! Bak, suç işlersen hapsi boylarsın! Neye göre suç?!
Tek suç var artık... Hükûmetin icraatına dokunmayacaksın!
Gezi Davası’nda bir kişiye müebbet, sekiz kişiye 18’er yıl ceza verdiler. Müebbet alan “Kızıl Milyarder” Osman Kavala. Neden bu düşmanlık hiç anlamadım! Eline silah almamış, birilerini örgütlememiş. O dernekten bu derneğe koşturan bir aksiyoner. Öyle biliyorum.
Gezi Davası’ndan içeride tutulanlardan biri milletvekili seçildi. Madem içeride tutacaktınız, milletvekili seçimine girerken “Hoop arkadaş! Sen cezalısın. Milletvekili olamazsın!” demeliydiniz. Boşu boşuna ceza, boşu boşuna hapis.
Tele1’in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ı Abdullah Öcalan’dan bahsedince “Suçu ve suçluyu övme” ve “Terör örgütü propagandası yapma” ithamlarıyla tutukladılar.
Abdullah Öcalan’ın mahkemesini takip eden, PKK’nın kitaplarını yazan biziz. Kimin nasıl övüldüğünü, nasıl tenkit edildiğini bileceklerin belki başında geliriz. Merdan Yanardağ’ın A. Öcalan’a dair sözlerine bakıyorum, yaptığı A. Öcalan üzerinden hükûmete taş atmak sadece; övmek değil!
Yakında gazeteci Barış Pehlivan’ı içeri attılar.
***
Hukuk deyince adı en çok geçen milletvekillerinin başında Feti Yıldız gelir. 12 Eylül öncesinde İstanbul’da rahmetli Mehmet Gül’den sonra Ülkü Ocakları başkanıydı. Her ikisi de sonra MHP’den milletvekili seçildi. Önce Mehmet Gül, sonra Feti Yıldız. Feti Yıldız aynı zamanda MHP Genel Başkan Yardımcısı. Her ikisiyle de 12 Eylül öncesi bir aradaydık.
Feti Yıldız, her sözü aynı zamanda Ak Parti yönetiminin de dikkate alması gereken siyasî figür.
Feti Yıldız, Barış Pehlivan meselesinde onun arkadaşı gazeteci Barış Terkoğlu’yla dolaydan tartışmaya girdi. Feti Yıldız da hapishaneye yabancı değildir. 12 Eylül öncesinde birçok defa hapiste kaldı.
Feti Yıldız’ı aradım. “Nedir mesele?” dedim. Notlar ekleyerek tivitlerini gönderdi:
“Suç nedir, ceza nedir?” diye soruyor ve cevabını veriyor:
Ceza Hukukunun konusu suçtur.
İnfaz Hukukunun konusu suçludur. Öncelikle şu gerçeği kabul edelim: Dünyanın her tarafında devletin cezalandırma hakkı ile sanık veya hükümlünün hakları çatışma hâlindedir.
İnfaz Hukuku, kesinleşmiş ceza ve güvenlik tedbirlerinin hangi ilke ve esaslara göre yerine getirileceği hususlarını düzenler.
Bugünlerde en çok sorulan soru:
Mükerrirlere özgü infaz rejiminde uygulanacak şartlı tahliye oranı açık cezaevine geçme zamanı gibi hayatî konular.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Twitter hesabımdan yaptığım bir paylaşımı kendi görüş ve yazılarına verdiğim bir cevap olarak algılamış. Açıklamalarımın çelişkili olduğunu iddia ederken, cezaların infazı ve hükümlülerin cezaevinde kalma müddetlerini tam olarak doğru olmayan örneklerle anlatmaya çalışmış.
Hükümlünün, şartlı salıverilmeden yararlanılabilmesi için aranan şartları sağlaması gerekir.
Şartlı salıverilme, hükümlü açısından bir hak değil, infaz rejimidir.
Bu bakımdan, yasada belirtilen şartları karşılayan hükümlü hakkında, hükümlü talep etmese dahi şartlı tahliye kararı verilir.
Bir hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başladıktan sonra, alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebilir.
Beraat, ceza verilmesine yer olmadığına, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde infaz hâkimi denetimli serbestliğin devamına karar verir.”
Feti Yıldız teknik izahat verdi. Mesele, gazetecinin ceza alma, almama meselesi değil; kanunun işleyişi.
Benim son sözüm: Kanunî sınırı aşmadıktan sonra bırakın insanlar fikirlerini söylesinler.