Acilen dış güç aranıyor
AKP iktidarının acilen hem de hemen dış güce ihtiyacı var. En az dolar kadar buna muhtaç. Ne yapıp edip bir mit (mitoloji/efsane) yaratması gerekiyor ki kayıp ettiği kitleleri durdurabilsin ve başarabilirse gidenleri geri getirebilsin.
10 Büyükelçi meselesiyle fırsatı yakaladı ama ne yazık ki kayıpları kazandıklarından fazla olacak bir durumla karşılaştı.
AKP''nin kayıpları en çok ekonomideki değişimden kaynaklanıyor. ORC Araştırma Şirketi Genel Müdürü''nün açıklamalarından öğreniyoruz: "Yaptığımız araştırmalara göre Ak Parti''nin oy kaybı 10 puanın üzerinde. Bu oy kaybının sebepleri; Ekonomi; 5 Puan, Kötü yönetim; 3 Puan, Hukuk, Adalet ve Özgürlük endişeleri yaklaşık 2 puan" diyor.
İşte dış güç fırsatı bunun için kaçtı. Aldıkları her siyasi karar sonuç olarak ekonomiye yansıyor.
Dolar arttıkça, piyasa pahalılaşıyor ve bunun sonucu olarak da aç bıraktığı yahut boğazı tokluğuna ancak geçinebilen kitleler isyan bayrağını çekiyor. Hâlbuki AKP hükümetlerinin oy deposu bu kesimdi. Yıllardır kumanya ve koli dağıtımıyla onları bagajında tutuyor, seçim gelince meydanlara sürüyor, büyük kalabalıklar yaratarak hem kendini coşturuyor ve hem de kamuoyunu etkilemiş oluyordu.
Lakin yoksul kalmasına rıza gösterdiği kesim, Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle merkezin uzağına savruldu. Siyasi merkez (saray), varlık sebebi olan çevreyi (orta alt sınıfları ve orta sınıfı), yarattığı ekonomik problemlerin altında öyle bir ezdi ve ezmekte ki, artık kendisi de onların yüzüne bakamamaktadır. İşte bu ve daha benzeri sebeplerle gelecek seçimin galibi olabilmek için acilen dış güce ihtiyacı var.
O yoksa Türkiye, çatışmaya doğru yol alabilir.
Şimdilerde pek çok kesimin konuştuğu Suriye''de yapılacak operasyonları bu açıdan değerlendirenler yok değil. Ancak operasyonlar zorunlu hale gelirse de böyle mi yorumlayacağız?
Elbette hayır.
Nihayetinde Türkiye''nin Suriye''de askerî gücü var ve zaman zaman saldırıya uğruyor. Bu saldırılarda şehit veriyoruz. Haliyle bunun bir karşılığı olacaktır. Dolayısı ile iktidarın zorunlu haller hariç bunun dışında artacağı operasyon hareketlerini seçimle ilişkilendirmek gerekebilir.
İyi gözlemlemek lazım.
Bunun dışında Türkiye içindeki sosyal, kültürel yahut siyasal fay kırıklarına dikkat etmemiz gerekir. Kimileri buna iç çatışma, anarşi diyor. Böyle bir gelişme hiç istenmeyen durumdur.
Düşünmesi bile kötü.
Çünkü ağır toplumsal kopmalara neden olur. Sosyal bütünleşmeyi alt üst edebilir.
Peki, sistem krizini nasıl çözeceğiz?
Siyaset ve ekonomi nasıl düzelecek?
Dikkat ettiyseniz AKP destekli tüm kesimlerde anlaşılması tuhaf bir algı var. Gazetecisinden, üniversite hocasına, siyasetçisine kadar bu kesime göre AKP iktidardan giderse her şey biter. Onu gözümüz gibi korumalıyız. Hatta mümkünse muhalefeti bile ortadan kaldırmalıyız. Çünkü bunlar "vesayet sistemini kaldırdılar, böylece millî bir yönetim geldi. Artık ABD gibi ülkeler Türkiye''nin siyasetine yön veremez oldular" iddiasındalar.
Söylediklerine kendileri inanıyor mu bilemeyiz. Ancak S-400 krizi bir gösterge olarak ortada. Füze rampalarını henüz bir yere konduramadık.
Ne derece bağımsızlaştık varın siz düşünün.
Sonuç olarak bağımsızlığın yolu güçlü Türkiye''den geçer. Bunun için önce ekonominiz güçlü olacak. Sonra o gücü bağımsızlık için ve kalkınma için kullanacaksınız. AKP iş başında kaldığı sürece getirim (rant) ekonomisinin dışında fakir bir halk yığınımız olur.
Kendilerine, "her şey bu dış güçlerin yüzünden" dedirtecek gelişmeler olsa bile artık gidecekler.