Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

128 milyar doları bakın kim götürdü!

Merkez Bankası rezervi, yedek akçesi, bir ülkenin namusudur. Kara günler için güvencesidir. Düşünsenize; kenarda, cüzdanda, yastık altında kötü günler için biraz paranız, altınınız yoksa başınıza sıkıntılı bir olay geldiğinde ne yaparsınız? Belki bir insan için birikimi olmadan borçla yaşamak sorun olmayabilir ama bir devlet için bu durum söz konusu olamaz. Devletin çatısı altında 85 milyon insan bulunmaktadır. Bu büyük bir sorumluluktur. Örneğin devlet savaşa girebilir. Böyle bir anda kadınlarınızın ırzını, toprağınızı, evlatlarınızın hürriyetini korumak için silah stoklarınız bittiğinde, yenisine ihtiyacınız olduğunda, hangi para ile satın alacaksınız? Şu an yaptığınız gibi çarkı döndürmek için New York ve Londra piyasalarında borç mu arayacaksınız. O borcu savaş anında ya da deprem gibi bir doğal afette bize vereceklerini düşünecek kadar saf mısınız? Olağanüstü anlarda yaşamı devam ettirmek için hayati olan petrolü dolar yoksa nasıl alacaksınız?
Ülkeyi korumak cesaret kadar rezervlerin ve cephaneliğin dolu olmasına bağlıdır. Bunun için de dünyada genel geçerliliği olan dolara ihtiyaç vardır. Olağanüstü dönemlerde su gibi para ve silah harcanır, rezervler boşsa tedariki nasıl yapacaksınız?

Yokluğun tanımı
Kabul edilen birçok rezerv yeterlilik tanımı vardır. Bu tanımlardan en geçerli olanı da ülke rezervinin en az kısa vadeli dış borç tutarını karşılayacak kadar olmasıdır.
Türkiye'nin Ocak sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokuna baktığımızda 2020 yıl sonuna göre %1,3 oranında artışla 140,3 milyar ABD doları olarak gerçekleştiğini görüyoruz. O zaman rezervimizin en az 140 milyar dolar olması gerektiğini söyleyebiliriz. Bunun üstüne bir savaşı en az 2 yıl sürdürecek kadar masrafınızı veya ön gördüğünüz çeşitli riskler için farklı tutarlarda ihtiyat ayırabilirsiniz.
Ülkemizin durumuna baktığımızda ne 2 yıllık savaş harcamasını karşılayacak, ne de kısa vadeli dış borcunu kapatacak rezervi vardır. Hatta rezervler bırakın artıyı, -50 milyar dolardır. Yani sıfır bile değildir. Sıfır olması için bir yerden 50 milyar dolar gelmesi gereklidir. Bu duruma nasıl düşülmüştür? Bir zamanlar 128 milyar dolar olan rezervdeki para nereye gitmiştir?
Cevap çok basit: Rezervler tüketmeye, ithal etmeye, yağmaya dayalı bir sistemi 2023 seçimlerine kadar devam ettirmek için harcanmıştır. Ülkede ekonomik sistem dolar kazanmak yerine, dolar harcamaya dayalı çalışıyor. Üretmek için Çin ve Almanya'dan yarı mamul ithal ediliyor. Rezervin bir kısmı Çinli ve Alman üreticilere, bunlardan yarı mamulü getiren aracı yandaş tacirlerin cebine girmiştir.
Bitmedi devam edeyim, yandaşlar birden fazla devlet kurumundan maaş almaktadır, yandaşlar ihaleler yolu ile garanti paralara kavuşmaktadır. Bu savurganlık bütçenin açık vermesine neden olmaktadır. Peki bütçe açık verince ne olacak? Elbette borç alınacak. Borç için faiz ödenmeyecek mi? 2020 yılında sırf faize ödenen para 17 milyar dolardır. İhalelere ve milyonlarca yandaşa ödenen ballı maaşların toplam rakamını bilmiyoruz. Bunu ancak seçimlerden sonra devletin başına gelecek yeni iktidar hesapları incelediğinde görecektir.
Durun başka sızıntılarda var! Yanlış Suriye politikasının bedeli olarak Türkiye'ye gelen göçmenlere yapılan yardımlar, Türk ordusunun bölgedeki savaş harcamaları, Suriye içinde kontrol altına alınan bölgelerde yapılan imar, sağlık, güvenlik, eğitim, insani harcamalar ile 100 milyar dolara yaklaşan para gitmiştir.
Türkiye'nin eti nedir? Budu nedir? Yarın ne olacağını düşünmeden böyle bir dış politika yapılır mı?
Sizlere en önemli kısmı söyleyeyim: 128 milyar dolar buzdağının görünen kısmıdır. Türk hazinesinin son 15 yılda uğradığı tahribat bunun 8-9 katı olmuştur. Bu hesaba 450 milyar dolara ulaşmış brüt dış borcun ana para ve gelecekte yapılacak faiz harcamaları, 2023'e kadar bütçeden yandaşlara akacak ödemeler de dahil değildir.
Son söz: Evet 128 milyar dolar buharlaşmamıştır, birilerinin cebine girmiştir…

Yazarın Diğer Yazıları