12 Mart Muhtırası’ndan 12 Eylül Darbesi’ne
27 Mayıs 1960 Darbesi, peşindeki iki darbeyi çağrıştırdı ama ikisi de başarılı olamadı. Bunlar 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 darbe teşebbüsleri.
Bu iki darbe teşebbüsüsün hikâyesi karmaşık ve uzun. Talat Aydemir Kara Harp Okulu komutanıyken giriştiği ilk teşebbüs sonunda ceza almayınca amacından vazgeçmedi. İkinci teşebbüsü ise onu ve Kurmay Binbaşı Fethi Gürcan’ı idama götürdü.
Talat Aydemir’in kafasında hep ihtilâl vardı. Alparslan Türkeş, Harp Okulu’nda kendisinden bir sınıf geride olan Aydemir’le, Elazığ’da aynı birlikte görevdeyken arkadaş olurlar. Talat Aydemir, Demokrat Parti iktidarına karşı ihtilâl yapma fikrini açar. Cunta kurmuşlardır. Cuntaya Türkeş’i de davet eder. İhtilâlcilerin bir planı olmadığı için Türkeş, Talat Aydemir’in kendisine yaptığı örgüte katılma teklifini önce reddeder. Daha sonra Kurmay Albay Faruk Ateşdağlı’nın ve Talat Aydemir’in de bulunduğu, kendi evindeki bir yemekli toplantıda mesele tekrar açılır. Ateşdağlı’nın ısrarı üzerine, Türkeş “cunta”ya dâhil olur.
Talat Aydemir, 27 Mayıs 1960 darbesinde yurt dışında görevli olduğu için Millî Birlik Komitesi’ne girememişti. “Darbe” içinde bir ukde olarak kalmıştı. 21 Mayıs 1963 darbesi onun sonunu getirdi. Türkeş de 3,5 ay hapiste tutuldu.
Sonrası 12 Mart 1971 Muhtırası. Komutanlar 1960 Darbesi’nden beri örgütlenmeye alışmışlardı. 1960 Darbesi’nden sonra CHP’nin az bir oy farkıyla da olsa, Adalet Partisi’nin önüne geçti. CHP’nin başındaki İsmet İnönü başbakan oldu. İnönü başbakan olmasaydı ordu içinde örgütlü bir grup yine darbe yapacaktı.
Dikkatinizi çekerim; 12 Mart 1971 Muhtırası verildiğinde, 12 Eylül 1980 darbesi yapıldığında iktidarda Adalet Partisi vardı ve başbakan Süleyman Demirel’di. 28 Şubat 1997 örtülü darbesinde de Demirel cumhurbaşkanıydı. Yine daha önce başında olduğu Doğruyol Partisi Refah Partisi’yle koalisyon kurmuş, Demirel’in 12 Eylül 1980 Darbesi öncesi Millî Cephe hükûmetlerinde ortağı Necmettin Erbakan Başbakandı.
22 yıldır başta olan Ak Parti iktidarı bir muhtıra ve bir darbeyle karşılaştı. 27 Nisan 2007’da gece saat 23.20'de, internette, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, laiklik vurgulu bir “muhtıra” yayınladı. Hükûmet altta kalmadı, aynı tonda cevap verdi.
Ak Parti döneminde, Ergenekon, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Balyoz gibi darbe teşebbüsleri iddialarıyla çok insan tutuklandı.
15 Temmuz 2016 Darbe Teşebbüsü’nden hiç bahsetmeyelim. Çok can gitti. Hükûmetin içinde beslediği gruplar, içten içe örgütlendiler. Kendilerini gönendirenlere karşı darbeye kalkıştılar.
***
12 Mart 1971 Muhtırası Süleyman Demirel’i başbakanlıktan istifaya zorlamış, sonraki seçimde CHP avantaj sağlamış ve Millî Selâmet Partisi’yle koalisyon kurulmuş, CHP lideri Bülent Ecevit başbakan olmuştu.
Muhtıra öncesi, 1965’te iktidara geçen Adalet Partisi, halkın geçimi için esas olan ekonomik alanda performans göstermediğini kimse söyleyemez. Bu dönemde yıkıcı sol örgütlere kanat geren 1961’de kurulan Türkiye İşçi Partisi millî bakiye sistemi sayesinde 1965 seçimlerinde başarı göstermiş ve 14 milletvekiliyle TBMM’ye girmişti. Adalet Partisi’ne karşı mücadelesi şiddetliydi. Bu şiddetli mücadele gide gide sokağa da yansıdı. Adalet Partisi, TİP’in önünü kesmek için millî bakiye sistemini kaldırdı. TİP, 1969 seçimlerinde sadece 2 milletvekili çıkarabildi.
Dev Genç ve Ülkü Ocakları bu dönemde kuruldu. Fakülte işgalleri, yer yer çatışmalar, giderek arttı. Bu kargaşada ekonomik dengeler giderek bozulmaya başladı.
24 Aralık 1970’te Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin Batur, Cumhurbaşkanı eski asker Cevdet Sunay’a bir mektup yazarak ülkenin biriken meselelerine karşı acil tedbirler alınmasını istedi. Demirel’le komutanlar arasında görüşmelerde bir neticeye varılamadı.
Ordu içinde gruplar, cuntalar mevcuttu. Ortamın bulanıklığından istifade etmek isten sol grup mensubu askerler 9 Mart 1971’de, darbeye kalkıştılar. Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç, darbecileri engelledi. Hepsini ordudan uzaklaştırdı. Bunlardan biri de Celil Gürkan’dır. “12 Mart’a Beş Kala” hatıra kitabında kendi açısından darbe teşebbüsünün ayrıntılarını yazdı. Kitabın “Sunuş”u Uğur Mumcu’dan. “Sunuş”u okuyanlar, Celil Gürkan’ın hatırlarını yazmasını teşvik edenin de o olduğunu anlayacaklardır.
Sonunda ordunun muhtırası 12 Mart 1971’de saat 13.00’da radyodan okundu. Sol kanattan çok sayıda militan tutuklandı. (Ülkü Ocaklı tutuklu ise dörttü.) Sol militanlar, 1974 affıyla hapisten çıkarıldı. Hepsi fakültelerine döndüler, olaylar kaldığı yerden devam etti, giderek daha şiddetlendi. Binlerce insan hayattan koparıldı.
Diyeceğim o ki; 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Darbesi’ne kapı aralamıştır.