'Zorunlu göç' psikolojisi
Göç merkezi Türkiye. Avrupa''yı, Asya''yı, Afrika''yı düğümleyen kavşaktayız. Göç edenlerin bütün hedefi batı... Önce Avrupa''ya varmak, yol bulursa Amerika''ya ulaşmak. Türkiye''ye girmeden, Avrupa''ya geçemiyor.
Türkler, Anadolu''ya, Balkanlara ta Orta Asya''nın derinliklerinden göçerek geldiler ama, kondukları alanları hak ettiler. Tarihî şartlar neyi gerektiriyorsa onu yaptılar. Savaş mı savaş, rıza mı rıza... Böyle batıya ulaştılar.
"Göç", "göçürtme/tehcir", "mülteci" deyince Türkler bile bile akla getirilmez; Yahudilerden bahsedilir, Ermenilerden bahsedilir. Özellikle "Ermeni tehciri", araya "katliam" katılarak gözümüze sokulur. Ama özellikle 19. yüzyıldan itibaren Türklerin sürülmesinden, tehcire zorlanmasından, kovulmasından, katledilmesinden içimizdekiler dahi bahsetmekten kaçınırlar ve her zulmü Türklere reva görürler.
"Türk Romanında Zorunlu Göç - Psikanalitik ve Sosyolojik Bir Analiz" Prof. Dr. Hilmi Özden''in yeni çalışması. (Doğu Kütüphanesi Yayınları, 367 s.)
Türkiye, yakın zamanda, bölgede savaşlardan dolayı bir sığınak. Kimi ölümden kaçtığı için, kimi yerinden yurdundan olduğu için, kimi merhametimizi suistimal ettiği için, kimi batı ülkelerine geçecek fırsatı yakalamak için Türkiye''de.
Resmî makamlar 4 milyona yakın göçmen gösteriyor. İnanmayın. Rahatlıkla 8 milyon göçmenden bahsedebiliriz. 84 milyon insanın yaşadığı bir ülkede 8 milyon göçmen çok çok fazla.
Bir tıp profesörü olan Hilmi Özden çok yönlü araştırıcıdır. En büyük ilgi alanı Türk dünyasıdır. Türkiye dışındaki Türklerle ilgili romanlar, yazarımızda, ilkokul yıllarından beri bir millî tutkudur.
Kitabın bölümleri bize bir fikir verecektir:
1. Bölüm''de; Göç ve Türk Tarihinde Göçler: Göç Olgusu ve Türk Tarihinde Göçlerin Sebepleri / 18. yy''dan Günümüze Türk Tarihinde Göçler / Kırım Göçleri / II. Dünya Savaşı Sonrasında Kırımlıların Sürgünü / Kafkasya Göçleri / II. Dünya Savaşı Sonrasında Kafkasyalıların Sürgünü / Balkan Göçleri / Diğer Göçler / Girit''ten Türk Göçleri / Irak''tan Türk Göçleri / Doğu Türkistan''dan Türk Göçleri,
2. Bölüm''de; "Psikanalitik Yaklaşımlar" başlığı altında "Sigmund Freud ve Klasik Psikanaliz", "Alfred Adler ve Bireysel Psikoloji", "Cari Gustav Jung ve Analitik Psikoloji", "Otto Rank ve Psikanaliz", "Karen Horney ve Bütüncü Yaklaşım", Jacgues Lacan ve Psikanaliz" üzerinde durur, göçleri anlatan romanlar hatırlatılır,
3. Bölüm''de: "Türk Edebiyatında Göç Romanlarında Temalar" başlığı altında ayrıntıya girilir.
Yazar, bu çalışmada ele alınan göçlerin, kutsal sebepler veya iklim şartlarına bağlı göçleri değil; siyasî, etnik ve savaşlara bağlı olan göçleri veya sürgünleri işleyen romanları kapladığını özellikle belirttikten sonra şu değerlendirmede bulunur:
"Göçmenlerin yeni şartlara aidiyet şuurlarının gelişmesinin karşısında gelenek ve kimliğin dönüşümü ortaya çıkar. Göçmenler yaşadıkları toprakları terk etmeden önce gelenekleri, kültürleri içinde kişisel ve sosyal kimliklere sahiptirler. Yeni coğrafyalara gittiklerinde yahut zorunlu göçe uğradıklarında kişisel ve sosyal kimliklerinde çözülme, yabancılaşma ve yalnızlaşma meydana gelmektedir. Sosyal kimliklerin inşası asırların tarihî birikimi içerisinde gerçekleşir. Buna bağlı olarak kişisel kimlik, gelenek ve kültür bireyi güçlü tutar. Aksi halde kişi büyük bir psikolojik ve sosyolojik sarsıntı ile karşılaşacaktır." (s. 28).
Hilmi Özden, incelediği 19 romanda demografik dengenin Türkler aleyhine bozulmasının en temel mesele olduğunu belirtir:
"Bu ''demografik savaş'' gerçeği Türk edebiyatında bir tema olarak psikolojik, sosyolojik ve uluslararası ilişkiler açısından incelenmelidir. Kırgız Türklerinin tanınmış romancısı Cengiz Aytmatov''un ''Ey güzel vatan! Sen varsan biz de varız sen yoksan biz de yokuz biz de yokuz'' veciz ifadesi her zaman hatırlanmalıdır. İncelenen göç romanlarının gelecek kuşaklara vermek istediği mesaj sonuç olarak bu cümlelerde özetlenmiştir." (s. 349)
Okumak lâzım.