Zarrab Amerikan projesinin neresinde?
"17-25 Aralık girişimi bir darbedir" diyorlar. Ve sözü, "yolsuzluk yok" noktasına getiriyorlar. Teoriyi baştan böyle kurunca gerisi ona göre geliyor tabii. "17-25, Hükümetimizi yıkmak için yapıldı. Paralelcilerin işi" diyerek de kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar.
Bu anlatımı uzun süre dinledik.
Reza Zarrab ABD'de yakalandı ya... Bu defa başladılar: "Gerçek anlaşıldı. 17-25 Aralık darbesinin arkasında kimlerin olduğu belli oldu" diye yazıp çizmeye...
Neymiş asıl gerçek? Kimmiş darbenin gerisindeki güç?
Amerika!
Günaydın!...
Bunu herkes biliyor...
Eski Ankara büyükelçileri ikisi birden geçen gün ortak bir bildiri yayınlayarak görüş ve niyetlerini söylediler zaten. Onlardan Abramowtiz'in, çok eskiden, daha AKP kurulmazdan evvel belirli kimselerle yaptığı ilk görüşmeler, pazarlıklar, Milli Görüş içinden "yenilikçiler" olarak nasıl çıkıp, ayrı parti kuracağı falan yazıldı çizildi.
O sebeple 17-25 Aralık meselesini darbe ile ilişkilendirip kaynağını Amerika'ya dayandırmanız yetmez. İnandırıcı başka bir gerekçeler bulmalısınız. Kaldı ki o girişimin arkasında Amerika'nın olması sizin haklılığınızı ortaya koymaz.
Neden?
Çünkü böyle bir gerekçe, 17-25 Aralık'taki iddiaların boş, anlamsız, uydurma olduğunu kanıtlamaz.
Başka?
Dosyayı hazırlayan savcıları apar topar görevden almanızın telaşını izah etmez. Bakanların ve yakınlarının evinden çıkan kasa kasa paraların nasıl oraya geldiklerini açıklamaz.
Telefon tapelerindeki konuşmaların yanlış, yalan olduğunu da haklılandırmaz.
Öyle ise?
17-25 Aralık'ta bilmek istediğimiz ve fakat bilmemize izin verilmeyen üstü örtülen bir gerçeklik vardır.
"Bir darbe girişimi değil midir" derseniz; cevabım "evet sayılır" biçimindedir. Çünkü bu olayın sonucu beklendiği gibi gitseydi, ortada hükümet kalmazdı. Rüşvet alanların tamamı şimdi hapiste olurdu.
Ancak ortada bir durum var.
Rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama sonuçlarının mahkemelerden adeta kaçırılması, beraberinde, olayların iftira mı gerçek mi olduğu izahını zorlaştırmıştır. Kamu vicdanında aklanmayan 17-25 dosyaları haklı olarak hükümet, kendisine darbe yapılacak ortamı kendisi yaratmıştır" inancını doğurmuştur.
Şimdi, İran yurttaşı iken Türk vatandaşı yaptığınız Reza Zarrab'ın ABD'de yakalanması, "yeni bir Amerikan operasyonuna gidecek yolu açar mı" derseniz "evet açar" derim.
Çünkü Türkiye'de Kemalizm'e ve milliyetçiliğe, Türk varlığına ve Millî (ulus devlete) yönelik Amerikan istekleri ve planları bilinmektedir. Nitekim pek çok resmi toplantıda, bölünmüş Türkiye haritaları Amerikan subaylarının çantasından çıkmış "pardon" denilerek projeksiyon makineleri ile perdeye yansıtılmıştır. Büyük Ortadoğu hedefinin bir parçası olarak gerçekleştirmek istediği yeni Türkiye, ulus devleti olmayan, Atatürk'süz ve Türk'süz, milliyetçi değerleri en aza indirilmiş ve bir kısmı özerk bölgelerle Kürdistanlaştırılmış Türkiye'dir. Kimilerine göre bunun yolu başkanlık sisteminden ve yeni anayasadan geçmektedir. Dolayısı ile "var olan doğrular, aslında bizi nereye götürmek istiyor" sorusunu sorup, ayrıntıya takılmadan asıl gerçekliği görmemiz gerekiyor. Yoksa ABD'nin kendini yetkili sanıp İran'a ambargo koymasının hukuksal bir geçerliği olmayabilir. Kaldı ki ABD, kendi koyduğu ambargoyu birçok Amerikan şirketiyle yine kendisi delmiştir. Bunlar doğru. Ve bütün bunlara rağmen uluslararası siyasette 75 yıl hapsi istenerek tutuklanan Zarrab'ın Türkiye planının neresinde olduğunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Bu arada, "Amerika bize tuzak kuruyor, hükümetimizi devirmek istiyor" deyip anayasa ve başkanlık meselesini hızlandırırsanız, aslında neler olduğunu o zaman netleştirmiş olacağız.