Zaptiye Ahmet, Ayasofya'da 'Kosigin'e 'yuh' çekmişti!
"Zaptiye Ahmet" adını ilkin rahmetli Mehmet Niyazi Ağabey'den duymuştum. Hatıralardan, özellikle dönemindeki öğrenci hareketlerinden bahsederken arada "Zaptiye Ahmet" adını geçirirdi. (Mehmet Niyazi Özdemir, kendisi de bu hareketlerin içindeydi. Sonra Almanya'ya gitti.)
Zaptiye Ahmet, millî hassasiyeti dorukta bir isim. Anlattıklarından çok heyecanlı kişiliği olduğunu, nerede bir hareketlenme duysa orada "Zaptiye Ahmet"in bittiğini anlıyorsunuz.
Dursun Gürlek bir vefa örneği göstererek "Zaptiye Ahmet-Cumhuriyet Devrinde Bir Osmanlı Akıncısı" kitabını çıkardı. (Bilge Kültür Sanat Yayınları, 240 s.)
Aynı çevrelerde bulunduğumuz Dursun Gürlek de Zaptiye Ahmet'in ismini ilkin Mehmet Niyazi Özdemir'den duymuş. Kitabın "Mukaddime"sinde okuyoruz:
"Bendeniz 'Zaptiye Ahmet' nâmını ilk defa 1970'li yılların ortalarında duymaya başladım. Özellikle merhum Mehmed Niyazi Özdemir Ağabey'imizin sık sık ondan bahsetmesi, tam bir mücadeleyle geçen kısa hayat hikâyesini anlatırken çarpıcı anekdotlar nakletmesi merhuma duyduğum ilgiyi daha da artırdı." (s. 12).
Öğrenci hareketlerinin başlangıcı Demokrat Parti dönemidir. Darbe adım adım gelirken, İstanbul ve Ankara'da üniversitelerde öğrenciler kamplaşmaya başlamıştı. DP'ye karşı olanlar, kapıları tutuyor, kendileriyle birlikte hareket etmeyenleri üniversitelere sokmuyor, kavgalar çıkıyordu.
Yazar Üstün İnanç, milliyetçi ilim ve kültür adamlarının toplanıp sohbet ettiği Marmara Kıraathanesi'nde, dinleyici halkasında tanıdığı "Zaptiye Ahmet"le bir hatırasını nakleder:
"…Zaptiye bana şöyle dedi: 'Artık susma zamanı bitti. Konuşma zamanı başlıyor.' Ben saf saf sordum: 'Ne konuşacağız?'. Güldü. 'Biz değil yumruklarımız konuşacak. Amfilere giremiyor muyuz? Böyle gireceğiz." Sordum: "Nasıl?" "Dedim ya yumruklarımızla gireceğiz!" (s. 182).
Zaptiye Ahmet'in dediği gibi yumruklar konuştu. 27 Mayıs Darbesi, öğrenci hareketlerinin soluklanma devresidir, darbenin havası geçince, üniversiteler yine karıştı. Yumruklar yetmedi; silahlar ateşlendi. Sonra ne olduğunu hepimiz biliyoruz ve birçoğumuz da içindeydik.
Asıl adı Ahmet Ersin Yücel olan Zaptiye Ahmet, 1942 Yozgat doğumluydu. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi'nde okumuştu.
Dursun Gürlek onun için: "Cumhuriyet devrinde yaşadığı hâlde Osmanlı medeniyetinin özelliklerini ve güzelliklerini şahsında en mükemmel bir şekilde temsil eden önemli zatlardan biri de Ahmet Ersin Yücel, diğer namıyla Zaptiye Ahmet idi. Merhumun en önemli meziyeti Osmanlı'ya duyduğu büyük hayranlık idi." der.
Zaptiye Ahmet, 1969'da, yedek subayken, daha 27 yaşında, mide kanamasından hayatını kaybetti. Bu kısa ömrüne Osmanlı asırlarını sığdırdı, desek yeridir.
Yakın tarihimiz için önemli bir çalışmaya imza atan Dursun Gürlek, hiç üşenmemiş., Zaptiye Ahmet hakkında yazılanları, gazeteleri, dergileri tarayarak bir bir tespitmiş ve kitabına almış. Mehmet Niyazi Özdemir'in Dursun Gürlek'in isteği üzerine yazdığı 20 sayfalık anekdotların yanı sıra, Mahir İz'in, Nevzat Kösoğlu'nun Galip Erdem'in, Dr. Âsaf Ataseven'in, Hekimoğlu İsmail'in, Ergun Göze'nin, Münevver Ayaşlı'nın, Ahmet Güner Elgin'in, Kadir Mısıroğlu'nun ve daha birçok ismin yazılarını bu eserde okuyoruz.
Biliyor musunuz, Sovyet Başbakanı Kosıgin 1966'da Türkiye'ye geldiğinde 25 Aralık günü Ayasofya'yı ziyareti sırasında, yakınına kadar sokulan Zaptiye Ahmet "Yuh!" çekmiş ve gözaltına alınmıştı.
Çok şey öğreneceğiz... Okumak lâzım.