Zafer kutlarken... Putin'e dikkat
Tam tekmil Azerbaycan'dayız. Azerbaycan'ın (=Türkiye'nin) Ermenistan işgaline karşı kazandığı zaferi kutluyoruz. Türkiye'nin askeri, Azerbaycan sokaklarında rap rap yürüdü, yeri göğü inletti.
101 yıl önce de Azerbaycan'a yardıma koşulmuş, şimdi askerlerimizin yürüdüğü caddede resmigeçit yapılmıştı. O zaman Taşnak çeteleri ve destekçilerine karşı İslâm/Turan ordusu Nuri Paşa komutasında büyük mücadele vermiş, insanlarımızı katliamdan kurtarmış, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin önünü açmıştı.
Biz Karabağ zaferini kutlarken, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda, Rusya'nın Kırım işgaline son vermesi talebi 17'ye karşı 63 oyla kabul edildi. 62 üye ülke çekimser kaldı. Birleşmiş Milletler'e 193 devlet üye. Karar bağlayıcı olmamakla beraber, genel kanaati aksettirmesi bakımından psikolojik önemi var.
Rusya, 2014'te, Ukrayna'ya bağlı olan Kırım Otonom Cumhuriyeti'ni ve Sivastopol şehrini oldubittiyle kendi topraklarına kattı. Rusya'nın emeli, Ukrayna'yı parçalamak, zayıf düşürmek, nihaî hedefte sınırları içine almak. Ukrayna'nın doğusu, Donetsk ve etrafı Rusya'nın desteklediği grupların işgalinde.
İşgallerden sonra AB, ABD ve bazı ülkeler, Rusya'ya yaptırımlar uygulasa da Putin hiç oralı değil.
Kırım Ukrayna'nın bir parçası. Öz olarak Türkiye'nin uzantısı. Kırım'ı topraklarına katan Rusya'nın Türkiye'de gözü olmadığını kimse iddia edemez. Tarihî vetire incelendiğinde, asıl hedef görülecektir.
Orası Kırım Türklerinin yurdu. 18 Mayıs 1944'te gaddar Stalin, Türkleri bir gecede yerlerinden etmişti. (Şimdi Cengiz Dağcı'yı ve Halimat Bayramuk'u okuma zamanı.)
Araştırın, göreceksiniz Türkiye'ye yakın bölgelerdeki unsurlar Orta Asya'nın steplerine, Sibirya'nın buzullarına sürülmüşlerdir. Çok ama çok önemli bir ayrıntı... Yeri geldikçe temas ettim. Ruslar, Türkiye'nin Türk unsurlarla bir bağ kurma endişesini hep yaşamıştır. "1944 Irçılık-Turancılık" davasının açılmasında Sovyetlerin baskın siyasetinin rol oynamadığını kimse söyleyemez.
Sovyetler dağıldıktan sonra Gürcistan'da, Sovyet savaş uçaklarının Türkiye'ye karşı nasıl teyakkuzda bekletildiğini, o dönemin bir yetkilisinin ağzından Tiflis'te dinledim. "Turancılar"ın öcü gösterilmek istenmesinin örneklerini, Orta Asya Türk ülkelerinden birinde, Sovyetler dağıldıktan sonra ilk Turan teşkilâtını kuran kişiden dinlediğimi yazmıştım.
Türk devletleri maalesef Rusya karşısında çekingen. Bu çekingenliğin, o ülkelerin halklarıyla değil; idarî yapılarıyla alâkası var. Kimse ipleri elinde tutarken kaçırmak istemez. Daha ötesini söylemeyeyim. Devletlerin adlarını vermeyeceğim, Kırım oylamasında sadece Türkiye, işgale karşı oy kullandı, demekle yetineceğim.
Prof. Dr. Hans Kohn'un "Panslavizm ve Rus Milliyetçiliği" kitabını Türkçeye Dr. Agâh Oktay Güner tercüme etti. (İlgi Kültür Sanat Yayınları). Kitabın ismi bile her şeyi anlatmaya yetiyor. Agâh Oktay Güner'in "Yeni Baskıya Önsöz"ünden birkaç satır vereceğim:
"Çarlık devrinde devlet siyasetlerinin tayin edici ve itici gücü 'Rus ırkının menfaati' olmuştur. Sosyalist ve Marksist dönemde diğer milletler, Slav ırkı için merhametsizce ezilmiş ve sömürülmüştür. Bugün liberal Rusya'nın 'Devlet Politikası' değişmemiştir. Rus ırkının yüksek menfaatleri için kaybedilmiş, bağımsızlığını kazanmış coğrafyaların yeniden fethi..."
Rusya'ya karşı çok ihtiyatlı politika yürütülmelidir. Azerbaycan'la birlikte Bakü'de zafer kutlamamızı, Putin, hesap defterinin ilk sayfasına not etmiştir, bilesiniz.