Yüzde 50 hırsız mı?!
Ak Parti Cephesi, İstanbul'da oyların çalındığında ısrarlı. Akla ziyan savunma. Kusura bakmasınlar, halk içinde konuşulduğu için yazacağım: İktidarı ellerinde tutanların şerrinden kim oy hırsızlığına kalkışabilir ki...
Ak Parti Cephesi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, "İstanbul'daki seçimler neden iptal oldu?" diye soran gence, "Çok basit. Çünkü çaldılar." dedi ve tartışma aldı yürüdü.
İktidardakiler, her şeye hükmedecekler, sandık kurullarında ağırlıklı kendi temsilcileri olacak, etrafta müşahitler fırfır dönecek, oylar atılırken ve sayılırken gözleri velfecri okuyacak, hiçbir anı kaçırmayacaklar, ama oylar çalınacak!
Ağırlığı ve esprileriyle, illa dava diyenlerin, Reis kolunu kes dese keseriz diyenlerin, dini Ak Parti ile sınırlayanların dışındakilerin bile biraz olsun sempatisini kazanmıştı Binali Bey. "Çaldılar!" deyince, o sempatiyi de bitirdi.
"Çaldılar!" sözünün ardını getirmeliydi. Kim nerede, nasıl çalmıştı?
Herhâlde belediye başkanlığı ellerinden alınan öbür cephenin "Her şey çok güzel olacak" sloganının karşısında, CHP'yi ima eder gibi "Çünkü çaldılar!" sözünü dillerine pelesenk edip halkın zihnini bulandırmak istiyorlar.
"Her şey çok güzel olacak" diyen sanatçılara, veryansın ediyorlar, listeler çıkarıyorlar, tehditler savuruyorlarken, "Çünkü çaldılar!" sözünü olur olmaz yere yapıştıran sanatçılardan nedense bahsetmiyorlar.
İki sloganı karşılaştırdığın zaman, "Her şey çok güzel olacak" sözünde, herkesin arzu ettiği temenniyi bulursunuz, üstelik bu söz, hiçbir kimseye, hiçbir gruba, hiçbir cepheye bağlamadan kullanılırken; "Çünkü çaldılar!", hemen herkesi yaftalayacak, söz olarak ortalıkta dolaştırılıyor. "Çünkü çaldılar!" diyenler, ettikleri lafın nereye gittiğinin, şuuraltını nasıl dürtüklediğinin bile farkında değiller. "Çalmak" kelimesinin uzun zamandır kimler için kullanıldığını bir akıllarına getirsinler hele!
15 Temmuz, birtakım şeyleri unutturuyor, şüphelerin üzerini örtüyor. Böyle bir darbeyi Allah kimseye musallat etmesin; 15 Temmuz'un 250 şehidinin, üç bin yaralısının, aynı zamanda kimlerin suçlarını örtbas ettiğini de akılda tutmalıyız. Daha ileri gitmeyelim. Ortalık durulduğunda (Durulur mu? O da şüpheli) kimi kepini, kimi fesini, kimi başörtüsünü önüne koyup düşünmelidir.
Sonra R. T. Erdoğan "Çaldılar!" sözünü diline doladı. Bu sözünün önünde arkasında ne var, diye baktım. Üstelik, ayrışmanın değil birliğin vurgulanması gereken dinî vecibenin yerine getirildiği iftar saatinde aynen şöyle diyor:
"Seçimi kazandığı hâlde oyları çalınan AK Parti. Cevap çok basit, oyları çaldılar. Şimdi bu mücadeleyi bu seçimde böyle vereceğiz. Bir tarafta oy çalanlar var, bir tarafta millî iradeye sahip çıkanlar var. Üstelik bu çevrelerin hiçbiri gerçekte ne olduğunu dahi merak etmiyor. Sadece bize çelme takmak için fırsat bulmanın hırsı ile saldırıyorlar."
"Cumhurbaşkanı" R. T. Erdoğan, "Şimdi bu mücadeleyi bu seçimde böyle vereceğiz" diyerek stratejisini "Çaldılar!" sözü üzerine kuruyor. Yalnız, ardından gelen "Bir tarafta oy çalanlar var, bir tarafta millî iradeye sahip çıkanlar var." sözünden, kendilerine oy vermeyenlerin hırsızlıkla suçlandığı çok açık.
Bu söz karşısında, zan altında bırakılan insanlarımızın "Yazıklar olsun!" diyeceği hiç akla gelmedi mi?!