Yunus'u idrâk etmek

Türk Yurdu’nun 297. sayısı “Yunus Emre Özel Sayısı” olarak çıktı. Yunus Emre Türk kültürünün ruh köprüsüdür. Yunus’u çekip alırsanız, kültürümüzün ruhunu öldürürsünüz.
Bu sıra en popüler roman Yunus üzerinedir. (İskender Pala’nın “Od” romanı.) İ. Pala, Yunus’u yazdığı için mi “Od” okunmakta, yoksa “Yunus” u kavrayan halkımıza roman, aradığını verdiği için mi? İkisi de iç içe... Çünkü -aşağıda belirteceğim- İskender Pala, ete kemiğe bürünmüş, “insan Yunus”u kurgulamıştır.
Mehmet Halit (Bayrı) (1896-1958), Mükrimin Haliller, Hilmi Ziyalar, Ziyaeddin Fahrilerle çıkardığı, Anadolucu Hareketin sözcüsü Anadolu Mecmuası’nda “Tasavvufî Halk Edebiyatımıza Dair Notlar” ında şöyle yazar:
“Eserinin hâricine nazaran Yunus Emre, şeriat âdâbının zıddını teşkil edecek hiçbir fikir söylememiştir. Zâhid ve muttakî bir kalbin hislerini nakleder gibi görünen ifadesinin zımnî manası, eğer anlaşılamayacak olursa Yunus Emre yüksek bir müteşerri addolunabilir. Maamafih Yunus daima bu hudut içinde mahsûr kalmayarak aşk cezbesiyle bazen bulduğu, bildiği hakikati haykırmıştır. İşte asıl ona ait olan taraf budur. Yunus Emre, aklın vazifesini tanımayarak yalnız gönlünün bulduğuna inanmıştır.” (S. 5, Ağustos 1924) der ve bir başka makalesinde dikkat çekici bir noktaya temas eder:
“Anadolu mutasavvıfları aşk-ı ilâhîye ilerisinde ve fevkinde başka bir merhale olmayan bir paye kıymeti vermişlerdir. Bu aşkı taşıdıktan sonra insan için din bile basit bir kademe hâlinde kalır. Yunus Emre bir ilâhîsindeki: ‘Ey âşıkan, ey âşıkan aşk mezhebi dindir bana’ mısrasıyla Hak âşıklarının bu fikrine kat’î bir vuzûhla tercüman olmuştur.” (S. 4, Temmuz 1924) (Not: Bu dergi 12 sayıdır ve tamamını Dr. A. Zeki İzgöer’le birlikte yayınladık: TTK Yay., 2011)
Yunus Emre’nin “aşk”ını, şimdiki madrabaz bazı tarikat ve müntesiplerinin “aşk” ıyla asla tartamazsınız!
(Yunus Emre üzerine en geniş araştırmayı yapan dostumuz Dr. Mustafa Tatcı’ya sitemimdir: Kendisinden “madrabaz tarikatçılar” ile, “hâl ehli” olanları ayıran bir açıklama istemiştim ve fakat o bana, “madrabazlar”ın bile “hâl ehli” olabileceği mealinde sözler söylemiş, açıklama göndermemişti. İnsanlarımızın aydınlatılmaları ve “madrabazlar” dan uzak tutulmaları gerekmez mi?)

***


İskender, Yunus’un aşkını ne kadar verebildi? Eski Edebiyata hâkim olmak başka, dönemi idrâk etmek başkadır. Yalnız İskender Pala, çok önemli bir iş yapmıştır:
“Hiç şüphesiz bu romanın en ayırıcı vasfı, mankıbe ve kerametlerle kuşatılmış Yunus Emre figürünü, ’Bizim Yunus’haline başarılı bir şekilde dönüştürmüş olmasıdır.” Dr. Oğuzhan Karaburgu, Türk Yurdu, 125. s.)
183 sayfalık özel sayıda Yunus Emre, 22 makaleyle, derinliğine işlenmiştir.
Türk Ocakları, hakikaten, her şey bır tarafa, “mektep” hâline getirdiği “Türk Yurdu” ile ayrı bir yere sahiptir.

Yazarın Diğer Yazıları