Yunanistan'la ne olacak hâlimiz?

Yunanistan ve Ermenistan... İki devlet de bizim için çok uzak, aynı derecede çok yakındır. Tercihimiz yakınlığı korumaktır. İmkân olsa da sınırları açsak.

Türkiye, Yunanistan''a vize uygulamıyor. Yunanistan vatandaşları, istedikleri zaman, Türkiye''ye gelirler ama Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyanlar, Yunanistan''a istedikleri gibi giremezler. Vize almaları gerekir.

Yunanistan''a iki defa gittim. Vizeleri kolay almıştım. Üçüncü defa gitmek istediğimde, sistem menfi cevap verdi. İstanbul Konsolosu''yla görüşmek istedim. Yerindeymiş. Konuştuk, "Vize verelim." dedi, vazgeçtim. Eğer gitseydim, farklı bir çalışmam olacaktı. Bizim de onların da faydasınaydı. Niyet etmişken Yunanistan yerine Balkanlar''da başka ülkelere geçtim. Neyse... Ayrıntıya gerek yok. Zamanında hepsini yazdık.

Yunanistan''ın, diyebilirim ki yarısı Türkiye''den gitme. Diğer yarısı da geçmişte Osmanlı toprakları içindeydi. Başta Rusya olmak üzere Batı kışkırttı, isyan çıkardılar. Gide gide şimdiki sınırlara ulaştılar ama gözleri hâlâ üzerimize dikili. 20 adacık işgallerinde. Deniz sahasını da kendi ellerinde tutmak isterler. Yetmez, hava sahasına da müdahale ederler. Türkiye hiçbir yere kıpırdamasın, istedikleri bu.

Niye yazıyorum bunları?

Yunan makamları her defasında maraza çıkarıyorlar. Türkiye''nin silahlanmasına, güçlenmesine karşılar. Avrupa Birliği üyesi oldukları, Amerika''da güçlü lobi faaliyetleri yürüttükleri için, sınırlarımız içindeki Ayasofya''nın, Patrikhane''nin bütün tasarruf hakkı bizde bulunduğu hâlde, Fener''i de Ayasofya''yı da kendi hegemonyalarında görürler.

Kıbrıs tartışmalarına hiç girmeyeyim. Yıllar yılları kovalıyor, Yunanistan''la aramızda Kıbrıs sıkışıp kalıyor.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, ABD Başkanı Biden hazır bize soğuk bakmışken ve hatta Suriye sınırımızın hemen ötesinde PKK''ya yeni imtiyazlar tanımışken, bundan istifade etmek istiyor. Şimdi ABD''de. Türk savaş uçaklarının Ege''deki faaliyetlerini şikâyet edecek. Hakkımız olan F-16''ların alımı için ışık yakılmıştı. Biz Yunanistan''ı savaşla tehdit ediyor muşuz! F-16''lar verilmemeliymiş.

Bir tarafta düşmanlık, diğer tarafta barışçı rüzgâr estirmeler. Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu, gecen hafta Türkiye ve Yunanistan''ın komşu iki ülke olduğunun altını çiziyor ve "Barış ve sükûnet dolu uzun süreçler geçirdik. Komşuların birbirlerine ihtiyaçları vardır. Son dönemde Meriç''te ve Ege''de gördüğümüz gibi zor zamanlarımız da oldu. Bence Yunanistan diyalog istediğini belirtmekle iyi yapıyor. Diyalog istiyoruz. Komşularımızla diyalog olmalı." diyor.

Komşuluk şart. Gidip gelmeler, hâl-hatır sormalar şart.

Türkiye''de Yunanistan''dan mübadeleyle ve sonra gelenlerinden atalarının yaşadığı toprakları özleyenler çok. Yine Türkiye''den giden Rumlar, çoğu Türk asıllıdır, Ortodoks oldukları için gönderilmişlerdir, onlar da atalarının topraklarına hasret çekiyorlar. (Yunanistan''da göçkünlerle konuştum ve yazdım. Anadolu''nun has insanları. Din dışında hiçbir farkımız yok.)

Bırakın iki taraf kaynaşsın.

Michael Llewellyn Smith, akademisyendir, İngiltere''nin eski Atina Büyükelçisi''dir. "Yunanistan''ın Anadolu Hayali 1919-1922"yi yazmıştır. (Çev.: Nilgün Engin, Tarihçi Kitapevi, 432 s.)

Miçotakis ve onun gibi düşünenler muhakkak bu kitabı okumuşlardır. Akıllanmaları gerekmez mi? Kitabın özü:

"Birinci Dünya Savaşı''nın başlamasından hemen sonra, Ocak 1915''te İngiltere, Yunanistan''ın Antant safında savaşa girmesi halinde kendisine Anadolu''da ''büyük bölgesel tavizler'' önerdi. Bu teklifle harekete geçen bir dizi olay, trajik bir biçimde 1922''de Yunan Smyrna''sının (İzmir) yok oluşu ve Anadolu''daki Helenizm''in kökünden sökülmesi ile sonuçlandı. Michael Llewellyn Smith, İzmir''deki Yunan İşgali''ni ve Anadolu''daki savaşı, Yunanistan''ın ''Megalo Idea''sı ile Büyük Güçlerin Orta Doğu''daki rekabetlerinin arka planına yerleştirir."

İhtirasın da bir sınırı olmalı.

Yazarın Diğer Yazıları