Yolsuzlukların üzerine gidilebilir mi?!
Sayıştay'ın raporları ne kadar örtbas edilmek istense de, vicdanlı müfettişler ellerinden geleni yapmışlar ve pek çok usulsüzlük ve yolsuzlukları ortaya çıkarmışlardır.
Şu şartlarda doğrusu büyük cesaret. İzan sahibi insanlar Sayıştay'ın dürüst müfettişlerini alkışlamışlardır ama bu alkış sesi ne kadar duyulabilmiştir, ondan şüpheliyim. Sesler kısılıyor.
Müslümanım diyen insanlar, neden imkânları ele geçirince farklı "icraat"a gidiyorlar? Hakikaten anlayabilmiş değilim.
Ne yazık ki, Sayıştay Başkan Yardımcısı'nı, müfettişlerine "Ne bulursanız rapor etmekten çekinmeyin! Arkanızda ben varım!" dediği için olacak, vazifesinden ayrılmaya zorladılar.
Bir eski karar metnini vereceğim.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra idareyi ele alan Millî Birlik Komitesi (MBK), 22 Ağustos 1960 tarihli Resmî Gazete'de 9 numaralı "Sayıştay'da Yapılacak İnceleme ve Soruşturma Hakkında Karar"ı yayınlandı. Kararda şöyle deniliyor:
"Sayıştay'ın 1954 malî yılı başından 27 Mayıs 1960 tarihine kadar olan devre zarfındaki muamelât ve kararlarının mer'i mevzuat muvacehesindeki durumu ile burada gerek kanunların ihlâli ve gerek nüfuz suiistimali ve partizan görüş ve tesirlerle yolsuzluklar yapılmış olduğuna dair vukubulmuş ve bulacak ihbarları ve inceleme sırasında rastlanacak sair yolsuzlukları, tetkik ve tahkik etmek; inceleme sırasında yukarıda kayıtlı tarihlerden evvele veya sonraya sirayet etmiş yolsuzluklar hakkında dahi gerekli soruşturmayı yapmak üzere Yargıtay 4'üncü Ceza Dairesi Üyesi Fuat Erdoğan'ın Başkanlığında ... [her türlü araştırmaya] yetkili olduğuna, Türkiye Cumhuriyeti Millî Birlik Komitesinin 18 Ağustos 1960 tarihli toplantısında karar verilmiştir."
Darbeciler kendilerine dayanak bulmak için Sayıştay'ı devreye soksa da, bir hakikat var ki, insanların neden rahatsız olduğunu biliyorlar ve Sayıştay'ın araştırmasıyla yolsuzlukları, kayırmaları, keyfî ihale dağıtmaları var mı yok mu öğrenmek istiyorlar. Birtakım ihbarlar gelmese Sayıştay devreye sokulmazdı. Herhâlde, 187 günde 186 ihale kanunu değiştirilmiş, kör kör parmağım gözüne denmemiş olmasa bile, şüphe uyandıracak icraatlar vardı! Bütün bunları Sayıştay eliyle belgelemek istiyorlardır. Acaba o zaman yap işlet devret devreye sokulmuş muydu? Yârân bundan istifade etmiş miydi?!
MBK, 1954'ten itibaren araştırmaya başlansın diyorsa da, öncesinde de bir şeyler çıkabileceği hatırlatılıyor.
Bu dönem Demokrat Parti dönemidir.
Başbakan Adnan Menderes, söz olur diye, oğlunun ticarete girmesini engellemiş, nüfuz suistimalinin önüne geçmek istemiştir. Muhakkak yolsuzluklarda da titizdi.
Sayıştay'ın MBK'ya nasıl bir rapor verdiğini bilmiyorum. Darbe dönemindeki raporun da pek sağlıklı olacağını düşünmüyorum.
Burada demek istediğim şu: Gün gelir, hükûmet değişir. Bir başka parti iktidarı ele alır. Yeni hükûmet, elbette çok tartışılan yolsuzlukların, nüfuz suistimallerinin üzerine gidecektir.
Her şey şeffaf olsun ve her şey tek devlet eliyle yürütülsün. İllâ benim partimden, denmesin. Araya cemaatler/tarikatlar sokularak paralel yapılar kurulmasın. Bir "paralel yapı"nın yıktıklarını temizleyemezken, yeni paralel yapılara maalesef yol açılmıştır.
Her zaman yazarım... Şöyle kuş bakışı inceleyin... Hz. Peygamber'in yolundan sapıldığını, Cahiliye Dönemi'ne dönüldüğünü görürsünüz.