Yolsuzluk, kapı, savcı
"İslâmcı" cenahın ağzından "yetim hakkı" sözü hiç eksik olmaz. Hele "yolsuzluk" yapma, "mîrî malı"nı (devlet malını) çalma!.. Her seferinde hatırlatırlar.
Ama gelin görün ki; "yetim hakkı", "yolsuzluk", "mîrî malı" çalma "İslâmcı" iktidar döneminde hep konuşulageldi. Dehşet bir şey! "Yolsuzluk" için fetva bile verildi!
Aklıma takılır durur... Ülkemiz "dâru'l-harp" görüldüğü için yolsuzluk "meşru" (şer'î) mu sayılır! (Cumhuriyetin kurucusu M. Kemal Atatürk'ü "firavun" gösteren yeminler okuyanlar el üstünde tutulduğuna göre, "Belki!" dememiz gerek.)
Geçmişte iktidar çok fena açık verdi. Kendilerine muhalif olan organize bir örgüt, bütün açıklarını belgeledi. 17/25 Aralık bir darbeydi tamam. "İki grubun birbirini yemek istemesi" mealinde 15 Temmuz'dan önce yazdım da... Sizin, "Ama ortaya çıkanlar?" dediğinizi duyar gibiyim. İnanın önemsemiyorum. Nasıl olsa ileride, eğer "suç" varsa, suçu işleyenler ceza alacaklardır. 15 Temmuz gösterdi ki, 17/25 Aralık'ta netice alınsaydı bir batağın içine çekilecekmişiz.
Şu anda söyleyebiliyoruz bunları tabiî... 15 Temmuz'dan sonra tamamen idrâk ettik. İktidar o kadar açık vermesine, halkın kafasında -Ak Partililer de dâhil- "acabalar" uçuşmasına, "yolsuzluk-hırsızlık" iddialarına büyük öfke duyulmasına rağmen, Allah'tan hükûmet yuvarlanıp gitmedi. R. T. Erdoğan, 15 Temmuz'da mücadeleyi ustaca idare ettiği gibi, 17/25 Aralık için de bütün ağırlığını koydu ve "tehlike"yi savuşturdu. Eğer 17/25 Aralık'ta "Organize Örgüt" netice alsaydı, halkı da kazanmış olacak, bir başka "rejim" kuracak, iplerin bir ucunu "dış mihraklar" tutacak, ülke insanı bir meçhule doğru yol alacaktı.
Sadede gelelim...
Ak Parti Genel Başkanı R. T. Erdoğan, partililerine seslenirken: "Yolsuzluk yapanı kapının önüne koyarım." dedi. Düşündüm... Demek ki, "yolsuzluk" haram değil; sadece mekruh (dince yasaklanmamış ama yapılması istenmeyen).
R. T. Erdoğan, bilmiyorum ama, 17/25 Aralık'tan beri, ilk defa böyle bir ihtarda bulunuyor. Hiç bu hususlara girmiyordu. Diyanet bile fetvalarında, "yolsuzluk-rüşvet" konularından kaçınmıştı. Herhâlde, bazı "yandaş" yazarların, bütün cesaretlerini toplayarak "yolsuzluk", "ihale" meselelerinde yazmalarının konuşulur olması, "Reis"e, en azından "yolsuzluk" kelimesini telaffuz ettirdi; Bakın bu meselede hassasım." demek istedi.
Yolsuzluk sadece mekruh mu?
Cevap iktidarın özel fetvacı olarak adlandırılan Hayrettin Karaman'ın "yolsuzluk" fetvasında mündemiç. Neydi bu fetva: "Yolsuzluk da ayıptır, günahtır ve suçtur, ama bu suç, hırsızlık suçu değildir."
Hayrettin Karaman'ın fetvasında yine "günah" kavramı var, "suç" kavramı var; fakat "hırsızlık suçu değildir." diyor.
R. T. Erdoğan, "Yolsuzluk yapanı savcıya veririm, polise veririm, demedi de, neden kapı önüne koyarım." dedi? İktidar partisine, rüşvet teklif edilmemesi mümkün değil. "Rüşvete tevessül edenler olursa..." demesini millet beklerdi.
Zannımca 17/25 Aralık cenderesinden sonra, bu tür kavramlara dilini yeni alıştırıyor. Yolsuzluktan başladı şimdi... Elbette rüşvetten de, hırsızlıktan da bahsedecektir!