Yine yazmazsam olmazdı ki!..

Görmezden gelmek…

Yok saymak…

Şunu bunu bahane ederek es geçmek, cidden o insanlara çok büyük haksızlık olurdu.

*

‘Al yazmalım’da demiyor muydu?

“Sevgi neydi?

“Sevgi emekti” demiyor muydu?

*

O nedenle sevgi; peşine düşmekti sevdalısının…

Peşine düştüler ve asla vazgeçmediler.

Ve sonunda kutlamayı da kutlanmayı da hak ettiler onlar.

O nedenle de yine, yazmazsam olmazdı!

*

Hem yıllardır kutlayacak ya da kutlanacak neyimizi bıraktılar ki!..

İşte ben bundandır;

Onların önünde saygıyla…

Gıptayla…

Gururla…

Özlemle, kendi adıma eğiliyor, onların her birini canı gönülden alkışlıyorum.

*

Bu başarı muhteşem…

Hatta aliyyülâlâ bir şey.

Kadın Voleybol Millî Takımı’mız, Cumhuriyetimizin 100. yılında bizi gururlandırırken, kelimeleri dahi kifayetsiz bıraktılar, az şey mi bu?

*

Ve belli bir kesim tarafından sürekli olarak sosyal medyada kimi voleybolcularımızı işinden yana değil, tercihinden yana karalamalara girişilmesi de sahiden üzüntü verici…

*

Onların her biri ‘Türkiye sevdasından başka hiçbir şeyi düşünmeden, ulusumuza büyük bir gurur yaşatırlarken, onları eleştirenler, karalayanlar ülkesine nasıl bir başarı armağan etmiş, gurur yaşatmışlardır, bilemiyorum.” demek istiyorum.

Bizlere iki uluslararası (Milletler ve Avrupa) şampiyonluğu armağan eden, üçüncüsünü etmek için (Edemeseler bile onların canları sağ olsun) kapıları ardına kadar açmayı başarmış olan ve teknik direktör Danille Santeretlli başta olmak üzere, 14 kişilik kadroda bulunan:

Aslı Kalaç, Ayça Aykaç, Cansu Özbay, Derya Cebecioğlu, Ebrar Karakurt, Eda Erdem Dündar, Elif Şahin, Gizem Örge, Hande Baladın, İlkin Aydın, Kübra Akman, Melisa Teressa Vargas, Simge Şebnem Aköz ve Zehra Güneş, ülke tarihine onların her biri altın harflerle, yazılacaklardır.

*

Bunun adı nedir biliyor musunuz?

Bunu adı:

Atatürkçülüktür…

Cumhuriyetçiliktir…

Milliyetçiliktir…

Ülküsüne sahip çıkmaktır.

Vatanı sevmektir…

Laf değil iş üretmektir…

Mücadele etmektir…

Cumhuriyetin 100. yılına özel olarak kenetlenmiş ve başarıyı yakalamış olan ‘Kadın Millî Voleybolcularımızın’ inancı ve ülke sevdasıdır, hem başka ne olabilir ki?

*

Ben, “Bırakın karalama sevdasını, Cumhuriyetimizin 100. yılında bu sevdanın, bu başarının tadını çıkaralım.” diyorum.

*

Bütün acıların yaşandığı…

İnsanımızın ekonomik çıkmazın içinde nefes alamaz hale geldiği şu günlerde, kadın voleybolcularımızın alın terleriyle bize armağan ettikleri bu başarıları ağzımızın tadıyla kutlayalım…

Sevinelim…

Alkışlayalım be kardeşim!..

İşte o nedenle, bu güzel insanları gururlandırmak da gururlanmaları da haklarıdır.

*

Ben, Dünya Voleybolu’nun ‘En büyükleri’ arasında olduğunu yüzlerine söyleyerek, düşüncelerimi -bu köşemden- onlarla paylaşmak istedim.

*

İşte sırf o nedenle yazmazsam olmazdı!..

Yazarın Diğer Yazıları