Yine umreciler meselesi
Virüs Çin'de çıktı. İlk tedbirleri Çin Hükûmeti aldı ve örnek oldu. 1,5 milyar nüfusta virüsün yayılması neredeyse durdu. Öyle sıkı tedbirler! "Sıkı" değil de "planlı" tedbirler demek lâzım.
Çin otoriter ülke olduğu için iyimserlikleri şüpheyle karşılamamız tabiîdir. Çin'de yaşayan Türklerle yapılan röportajlar bize bir fikir veriyor. Kısaca Çin şeffaf ve başarı yüksek.
Çin yönetimi için de şeffaflık mühim. Bugün gizliyorsun, yarın gerçekler ortaya çıktığında, muhaliflere koz vermiş olursun. Çağın imkânları açısından da hiçbir şeyin gizli kalmayacağı görülüyor. Çin yönetimi, kendisine göre bir sistem kurmuş ve nerede duracağını, nerede yürüyeceğini biliyor.
Bir diğer otoriter ülke Putin'in Rusya'sı. Kanallarını dolaşıyoruz, gazetelerine bakıyoruz. Virüs öyle manşetlerde değil. Ocak ayından bu yana 149 bin 754 kişide virüs tespit ediliyor. 23 Mart itibarıyla kontrol altıda tutulanların sayısı 93 bin 677. Ölüm haberi yok. Acaba?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, önceki akşam açıklamasını dinledim. İki yerde "Cumhurbaşkanı"na ve "Maliye Bakanı"na teşekkür etti. Sağlık personeline fazla ücretten bahsetmişti.(En büyük fedakârlığı sağlık personeli yapıyor. Elbette hakları.)
Bakan Bey, daha önce de R. T. Erdoğan'a teşekküre ayrı bir başlık açmıştı. Demek ki, her konuşmasında minnet duygularını ifade etme ihtiyacı duyuyor.
Ben bunu anlamıyorum. Başarı zaten Saray Hükûmeti'ne artı getirecek başarıdır. Yüz yüze geldiklerinde gerek duyarsa teşekkür eder. Tuhaf olanı da şu: Maliye Bakanı'nı da "teşekkür" dairesine alınca sanki ailenin gösterdiği fedakârlık ve sağladığı imkâna teşekkür ediyor. Geçmiş hükûmetlerde, bakanların başbakanlara ikide bir teşekkürleri aklıma gelmiyor.
Umreciler üzerinde ısrarla duruyorum. Bir mektup geldi. Yer ve isim vermeyeceğim. Vak'anın oluş şeklini aktaracağım:
"…luyum. Kardeşimle iki gün önce telefonla görüştüğümde, bir umre ziyaretçisi olan ablamızın umreden döndükten sonra karantinaya alınmadığını, bu ablamızın bir cenazeye, bir düğüne iştirak ettiğine, hastaneye gittiğine ve çevresindekilerle sürekli görüştüğüne dair duyumların olduğunu söyledi. Bu ablamız maalesef Covid-19'dan vefat etmiş ve Sn. Koca tarafından açıklanan 4. ölüm vakası bu ablamızmış. Allah C.C. rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Cenazesi kaldırıldıktan sonra tüm çevresi, … ili, … ve … ilçeleri karantinaya alınmış, rahmetli ablamızın kardeşi de yoğun bakımdaymış. / Bu hususlar gerçekse ki, gerçek olduğu kolaylıkla tespit edilebilir, sormuş olduğunuz sorunun cevabı, umreden dönenlerin son kısmı hariç büyük çoğunluğunun karantinaya alınmadığıdır."
Diyanet İşleri Başkanı'nın elinde ne bilgi var, bilmiyoruz. Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile koordine sağlıyorlar mı? Onu da bilmiyoruz.
Vak'anın Çin'de ortaya çıktığından beri kaç kişi umreye gitti ve kaç kişi döndü ve daha kaç kişi dönecek? Bu bilgiler açıklanabilir mi?
Çin'den umreye gitmiş olanlar vardır. Çin'de Türk asıllı Müslümanlar olduğu gibi Çin asıllı Müslümanlar yaşıyor. Çin asıllı Müslümanlara "Döngen" (Dungen, Hui) denir. Kelime Türkçedir ve "dönen" demektir. Kesin sayıları bilinmiyor; 10-30 milyon arasında olduğu söyleniyor. Döngenlerden umreye gidenlerin virüsün yayılmasında rollerinden bahsedilebilir mi? Onlar Çin'e döndüklerinde nasıl muameleye tâbi tutuldular?
Bir örnek olabilir. Her şey detaylı araştırılmalı.