Yine geri adım attınız

Bir değil iki değil bu kaçıncı?… Aha söylediklerinizi gene yapamadınız ve geri çekildiniz.

Ne demiştiniz?

"Musul'daki askerimizi çekmek gibi bir şey söz konusu değil.."

Aradan bir hafta bile geçmeden sözü geçersiz kıldınız. Kendinizi yalanladınız.

Siz, şahıs olarak istediğiniz kadar yan çizebilirsiniz; ama bizim millet olarak tarihten gelen bir onurumuz var.. Başımız eğik dolanmak istemiyoruz. Milli tarihimize ve milli onurumuza uygun davranışlar görmek istiyoruz.

Üstelik bini bir kere değil, çok kere sürekli yapıyorsunuz. Kendi kendini yalancı çıkarma sizin devlet yönetiminizde bir politika haline geldi.

Sadece Musul olsa iyi. Bir de Irak'taki milli kazanımlarımız da tehlike altında.

Biliyor musunuz?

İki durup bir "dahi" olarak nitelendirdiğiniz II. Abdülhamit sonrası benzer yanlışları ittihatçılar yapmıştı. Kerkük vilayetini kendi tapusuna geçirmiş, tahttan indirilince de yerine geçeçen İttihatçılar "vay canına, Kerkük gibi vatan toprağıın kendine mülk edinmiş. Bu kişinin değil devletin olmalıydı" diyerek, şahıs malı olmaktan çıkarıp devlet malı haline getirmişlerdi.

Onlara sorsanız, "baskıcı Abdülhamit'ten Kerkük'ü geri almışlardı..

Şimdi siz ittihatçıların benzer yanlışlarını kendiniz tekrar ediyorsunuz.

Ne hazin bir durum.

Atatürk'ü koyduğunuz yere bakın.

Tıpkı İttihatçıların II. Abdülhamid'i koydukları yer gibi değil mi?

"Mustafa Kemal de kim?" diyorsunuz. "Neymiş efendim 'yurtta sulh cihanda sulhmüş.' oturup etrafımızda olup biteni seyir mi edeceğiz? Böyle yaparsak nasıl büyük Osmanlı hinterlandını koruyacak ve bölgesel güç olacağız? Biz tıpkı geçmişimizdeki gibi büyük devlet olmak için 'yurtta sulh, cihanda sulh' yerine aktif siyaset yapacağız" diyorsunuz.

Sonuç?

İçinde bulunduğumuz hazin durumla karşı karşıya kaldık..

Doğu'da Gürcistan, batıda Bulgaristan ve Yunanistan'dan başka etrafında barışık komşusu olmayan bir ülkeyiz. Üstelik sınırlarımız delik deşik. Misak-ı Millimiz tuzla buz oldu.

Bunlardan biri de Musul'du. Kekük'tü. Osmanlı bakiyesinin doğudaki en muhkem ve en önemli beldesini Amerikan sevdasına kurban ettiniz.

Bölgede Kürdistan kurdunuz. Yetmedi bir de kendi ellerinizle inşa ettiniz. Büyütüp yücelterek mevcut duruma getirdiniz. Şimdi de askerlerine silahlı eğitim vererek geleceğinize kurşun sıkmaya çabalıyorsunuz.

O kadar toleranslısınız ki "ecdadımız" deyip dilinizden düşürmediğiniz Osmanlı'nın Kerkük vilayeti coğrafyasını Barzani'ye bıraktınız. Hâlbuki daha düne kadar Atatürk'ü suçluyordunuz. "Misak-ı Milliyi almadı. İngilizlerin politikaları doğrultusunda Türkiye'yi kurdu" diye.

Şimdi kendi ellerinizle ve 14 yıllık iktidarınız sürecinde yavaş yavaş teslim ettiniz Kerkük-Musul'u, Haleb'i.. Atabegler diyarı uçtu gitti. Türkmen coğrafyası Suriye'de ve Kerkük'te tehdit altında.

Eleştirdiğiniz ittihatçılara ne kadar da benziyorsunuz?

Al II. Abdülhamit'i, koy yerine Mustafa Kemal'i.

Tarih tekerrür ediyor.

İşte buna şark politikası/doğulu aklı deniliyor. Politika, reel gerçeklikten üretileceği yerde duygulardan ve duyguların bağlı olduğu kökler olan ideolojik ön yargılardan üretiliyor. Böyle olunca da yanlışlar birbirini kovalıyor.

Biliyoruz. Zihinleriniz ideolojik mahfillerde II. Abdülhamit yüceltmesi, Mustafa Kemal karalaması ve ittihatçı kötülemesiyle biçimlendi. Tarihsel gerçekliği bilimsel akılla ve salt olgulardan hareketle hiç değerlendirmediniz.

II.Abdülhamit'i bugünün içine çekersek, bir asır önce başarılamayanları başarırız sandınız. Kayıp ettiniz. Ne yazık ki sizin kayıplarınız toplumun kayıpları oldu.

Hatırlatırım.

İttihatçılar, ülkeyi 1. Dünya Savaşına soktuktan sonra Osmanlı'yı bir İngiliz Gemisinin içinde teslim edip kaçtılar. Mustafa kemal ise kurtardı ve yeni bir yön çizdi. Kaçmadı. Yol yakınken yanlışlarınızdan dönün. Amerikan güdümünden çıkın. Silkinin ve yeni bir politik doğrultu belirleyin. Ya da bunu yapacak birine ülkeyi teslim edin.

Yazarın Diğer Yazıları