Yine başımızı ağrıtacaklar
Biz Suriye diyoruz, İdlib diyoruz... Nisan ayı yaklaşıyor. Ermenicilikten kendilerine çıkar sağlayanlar, "soykırım" diyenler ortaya çıkacaklar. Hazırlıklı olalım. Her yıl böyle. Dışarıdan saldıranları geçtik, içimizde o kadar çok hain var ki. "Türk" deyince irkilir, kimliğini silmeye kalkışır. Yapabilse, kanını değiştirecek, derisini sıyırıp atacak. Hususiyetle siyasî İslâmcılarımız. (Türk'ü silenin Müslümanlığı tartışmaya açıktır!)
Hiç kimse, meselenin aslı nedir? Nereden başladı, nereye geldi" sorularını sormaz. Varsa yoksa Türkler! Şimdi çok ağır konuşacağım! Türkler katliamcı olsaydı, Rus çarları gibi, Lenin gibi, Stalin gibi, Putin gibi girdiği her yerde adam doğrasaydı, Avrupa'nın yarısı, Rusya'nın hemen tamamı elimizde kalırdı!
Türk-Ermeni ilişkilerini anlayabilmek için, Yozgat örneğini göz önünde bulundurmalıyız.
Yozgat'ta, görebildiğim kadarıyla, Türk Ermeni ilişkilerini en mufassal ele alan Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca'dır. Kendisi de Yozgatlı olan ve hâlen Bozok Üniversitesi'nde ders veren T. N. Karaca "Yozgat'ta Türk Ermeni İlişkileri-Ermeni Sorununun Gelişim Sürecinde" çalışmasını yayınlamıştır. (TTK Yayınları, 343 s.)
Araştırmada, öncelikle dönemin hatıraları ve arşiv belgeleri kullanılmıştır. T. N. Karaca, "Önsöz"de, neyin cevabını aradığını sıralar:
"Çalışmada özellikle üzerinde durulan konu; Ermeni sorunu öncesinde ve sonrasında Yozgat'ta yaşayan Ermenilerin eğitim, hukuk ve sosyo-ekonomik durumlarının nasıl şekillendiği olmuştur. Ayrıca Ermenileri Yozgat gibi bir yerde ayaklanmaya yönlendiren sebeplerin neler olduğunu ve Ermeni propagandalarında sık sık kullanılan temaların doğruluk derecelerini çeşitli kaynaklarla kıyaslayarak tespit etmeye ve bu arada bazı sorulara da cevaplar bulmaya çalıştık. Gerçekten Türkler tarihleri boyunca hep Ermenilerden nefret mi etmişlerdi? Onlarla birlikte yaşıyorlar fakat gerçekte Ermenileri yok etmek için bir fırsat mı bekliyorlardı? Türkler, Ermenileri hep aşağılamışlar, soymuşlar, ağır vergiler altında ezmişler ve kadınlarına, kızlarına saldırılarda mı bulunmuşlardı? Ermeniler sürekli barış içinde yaşayan insanlardı da Türkler mi zalimlikleri ile onların ayaklanmalarına zemin hazırlamıştı?"
Yakın tarihi bilmeliyiz. Bize saldırıları hak etmedik. İşte "Yozgat'ta Türk Ermeni İlişkileri", belgeler ışığında gerçekleri ortaya koyuyor. Aksini söyleyenler karşımıza belgeyle gelsinler!
Bir şey dikkatimi çekti. Kitapta, 1844'te Yozgat'ta bulunan Ermenilerin isimleri ve meslekleri tek tek sıralanıyor. "Kürd oğlu Karabet", "Bozkurt oğlu Serkiz" gibi isimler geçiyor. İçimiz karıştırılmasaydı, çok ama çok benzeşecektik. Bırakmadılar.
***
Yozgatlılar, Türkiye'de ilki gerçekleştirdiler. Dünya Yozgatlılar Konfederasyonunu kurdular. İl konfederasyonları içinde tek. İl dernekleri il merkezinden başlayarak, kazalara, köylere kadar yayılıyor. Dernekleşme bir bakıma dayanışma demek; birbirini gözetme, yol gösterme, birlik sağlama demek. Yeter ki politika bulaşmasın. Kimse kendi partisine çekmeye uğraşmasın. Ne yazık ki, mahallî politikacılar, parti başkanlarına yaranmak için, dernekleri kendi yanlarında göstermek istiyorlar. Yozgat'ta iki konfederasyon var. Daha büyük ve herkese ulaşan konfederasyonun başkanı Ahmet Yılmaz. Diğer konfederasyonun içinde federasyon başkanı benim hala oğlu. Politikacılarla mesafe meselesini arada kendisine söylüyorum ama şartları da zorlayamıyor.
İstanbul Yozgatlılar Federasyonu'nun başkanı ve Dünya Yozgatlılar Konfederasyonu'nun dönem başkanı Ahmet Yılmaz'la röportajımı internet sayfamızda yazımın altında okursunuz.