Yeni partiler aynı tuzağa düştüler
AK Parti nihayet ikinci partiyi de doğurdu. Parlamentoyu ıskalayan yeni rejim, işin tuhafı hemen her partinin TBMM'ye girmesine yarıyor. Aklınıza gelir miydi, TBMM'de 11 partinin temsil edileceği... Şimdi ediliyor. İttifaklar sağ olsun. Milletvekilliğine heveslenenler, bir iki cafcaflı laf etsinler, sonra şöyle bir etrafına baksınlar; dikkatleri çektiklerine kanaat getiriyorlarsa, hemen bir parti kursunlar. TBMM'de yüzde 1-2 oy potansiyeli olanların bile temsilcileri bulunuyor.
Ak Parti'den türeyen yeni iki parti, PKK ağzı etnikçilik illetiyle maluller. İçinden çıktıkları Ak Parti'nin durduğu ve geldiği yeri görmek istemiyorlar. AKP, niçin zamanında onların şimdi durdukları yerdeyken, sonra toplu mücadeleyi esas aldı?
Bölücülük nasıl bir illet ki, Türkiye'yi en iyi biz yönetiriz diyerek yola çıkanlar, bu illete gönüllü teslim oluyorlar?!
Ahmet Davutoğlu'nun ve Ali Babacan'ın birkaç ay arayla kurulan partilerinden bahsediyorum. Kurucular arasında saydığımız, görüştüğümüz şahsiyetler var. Onlar da eminim, parti programında, "bölücülük" için ayrı başlık açılmasından rahatsızdır. Belki, bu arkadaşların varlığı, parti içinde kasıtlı hareket edenleri, kendi hedefleri için girenleri frenleyecektir ama, bunca yılın tecrübesiyle kesin söylüyorum, istediklerini elde etme şansları yoktur.
"Parayı bulan parti kurar" (17 Aralık 2019) başlıklı yazımda "A. Davutoğlu, konuşmasında, kendilerine ne yerde ne gökte yer bulamayınca 'mikro milliyetçilik'e sarılan eski Marxist entellere (hâliyle PKK'ya) göz kırptı. Sözleri vahim. Sonra yazarız." demiştim.
"Kürt meselesi" dedikten sonra, altını neyle doldurursan doldur, "bütün"de gedik açıyorsun.
Partinin programına bakıyorsunuz; "Kürt meselesi esas olarak ülkemizdeki demokratik hakların eksikliğinden ve bu eksikliğin istismar edilmesinden kaynaklanmıştır." gibi bir laf ediliyor.
PKK'nın nerelere nasıl nüfuz ettiği bu yuvarlak ifade bile gösterir. Deştiğinizde yol Kandil'e uzanır. Parti kurarken bunu nasıl anlamıyorlar!
Ali Babacan'ın partisi daha vahim. Aklı zorluyor. Benim yazacaklarımı Arslan Bulut yazdı. "İşte Ali Babacan'ın asıl manifestosu!" (12 Mart 2020) başlıklı yazısını girip okuyabilirsiniz.
Yeni parti kuranların neden ayık olmadıklarını bir türlü anlayamıyorum.
"Bölücülük" denenmedi mi?!
Sizi 1 Ağustos 2009'a götüreceğim. "Rol çalan siyasîlerimiz" (8 Haziran 2012) başlığı altında yazdığım yazının girişi: "Ak Parti'nin 'PKK açılımı'nın 'resmen' 1 Ağustos 2009'da Ankara'da Polis Akademisi'nde başladığını biliyorsunuz. 'PKK Açılımı'nın tam adı: 'Kürt Meselesinin Çözümü ve Türkiye Modeline doğru'".
Yazıda toplantıya katılanların isimlerin sıralıyorum. İçinde şimdi hapis yatanlar var. Devam ediyorum: "Başbakan Recep T. Erdoğan'la daha önce Ankara'da 'çözüm üretmek' için bir araya gelmişlerdi (10 Ağustos 2005). MHP Genel Başkanı'nın 12 Dev Adam'a atıfta bulunarak '12 kötü adam' dediğine bakmayın... Çok 'akıllı' çok 'uyumlu' insanlar..."
O "çok akıllı(!)" 12 ismi sıralıyorum. Sonra şunu yazıyorum: "Teşhis belli: 'Kürt meselesi'. İş ne kadar verileceğine kalmıştır."
O 12 isim arasında, hapiste tutulmak için "suç" icat edilen Osman Kavala da var.
Yeni parti kuranlar, daha önce A. Öcalan'ın aklına uyulup insanlarımızın nasıl ayrıştırıldığını, nasıl hendeklere gömülmek istendiğimizi göremeyecek kadar kendilerinden geçmişler.