Yeni demokrasi inşa ediyoruz!
Saray, tartışmaları bitirmeliydi.
Madem illa İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayımız Binali Yıldırım'dır, diyor, TBMM Başkanlığı'ndan istifa ettirmeliydi.
Anlaşılan Saray kendi "demokrasisini" ikamede ısrarlı: "Kanun dediğiniz benim iki dudağımın arasında... Binali Bey TBMM Başkanlığı'ndan istifa etmiş etmemiş, konuşup durun. Anayasa'nın 94. maddesi, isterse bütün maddeler TBMM Başkanı bir partiden seçime girerse istifa etmelidir, yazsın..."
(Tekrar söylüyorum: "Saray" deyince bizi peşin muhalif görüyorlar. Hayır! Muhalif değiliz. Halktan -millet de yanlış kullanılıyor- ve doğrudan yanayız. Reis'in sarayına neden "külliye" denemeyeceğini ilmî çalışmalara dayanarak burada açıklamıştım. "Yandaş" gazetelerde köşeleri olan dilciler, tarihçiler var. Nedense hakikatleri yazmıyorlar/yazamıyorlar. İlim adamı, bir Sokrates, bir Ebu Hanife, bir Galileo olabilirse kimse onun ilminden şüphe etmez/edemez.)
Ak Parti, ad olarak var. Biliyoruz ki, her şey Reis'in iki dudağı arasında. Onun için "Saray" diyorum.
Demokraside 167 ülke arasında kaçıncı sıradayız?
The Economist dergisinin "Demokrasi Endeksi 2018: Ben de?" başlıklı raporunda Türkiye geçen yıla göre 10 sıra daha gerileyerek 110. sıraya inmiş.
Dergi 1843'ten beri İngiltere'de yayımlanıyor. Taraf görebilirsiniz. Ama dayanaklarına baktığınızda "Acaba?" demekten kendinizi alamıyorsunuz. Dergi, ciddiyetine halel getirmek istemez.
En demokratik ilk üç ülke Norveç, İzlanda, İsveç; en sonda ise Kuzey Kore, Suriye ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti yer alıyor.
Neredeyse 100 yıllık bir cumhuriyetimiz olmasına rağmen, demokraside çok gerilerdeyiz.
Seçimler, çoğulculuk, sivil hürriyetler, hükûmetlerin işleyişleri, siyasî katılım ve siyasî kültür gibi konulardaki durumlara göre ülkeler puanlandırılmış. Raporda Avrupa'nın dünya genelindeki ortalamasını düşüren ülkeler arasında ilk sıraları İtalya, Türkiye ve Rusya alıyor. Rusya'nın demokrasi performansı Afganistan'dan bile daha kötü. Sıralamada, otoriterliğin sınırında gösterilen Türkiye'ye, Mali, Tanzanya, Madagaskar, Honduras, Bolivya gibi ülkelerle aynı hizada yer veriliyor.
The Economist dergisi bu kadar gerilememizin sebeplerini gösterirken "24 Haziran 2018'de cumhurbaşkanlığı seçimleri olağanüstü hâl şartlarında yapılmıştır ve büyük oranda adil değildir." diyor.
Bir darbeden çıktık... İster istemez aşırılıklarla karşı karşıyayız. Ama kanunla sınırlandırılmış bir ölçünün olması gerekmez mi? İnsan neyi konuşacağını, neyi yazacağını, nasıl davranacağını bilemez hâle geldi
Saray istemese bile, Saray'ın şuuraltını okuyanlar durumdan vazife çıkarıp oto-sansür uyguluyorlar.
Star TV'de, önceki akşam "Kaçma Birader" filminde oyuncunun "Atatürk ile görüşecektim. Ne, Atatürk öldü mü? Hayır, Atatürk ölmedi kalbimizde yaşıyor." repliği kesilmiş.
Film Yozgatlı aileyi anlattığı için, bir Yozgatlı olarak daha önce izlemiştim. Bu sıra birkaç defa daha gösterildi.
Televizyon kanallarında tartışmalara arada bir göz atıyor, kulak veriyorum. Artık keskin "muhalif" görünenler haber kanallarının tartışma programlarında pek görünmüyorlar. Kanal sahipleri, Halk TV'nin başına gelenler bizim başımıza gelmesin, diyorlardır.
Türkiye'ye has "yeni demokrasi" inşa ediyoruz. Hayırlı olsun!