Yeni Adli Yıl: Yargıdaki Sorunlar
"2022-2023 Adli Yılı''nı yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ve avukatlık mesleğinin artık yapısal bir hâle gelmiş sorunlarına dair kaygılarla karşılıyoruz."
81 ilin baroları ve Türkiye Barolar Birliği''nin Adli Yılın açılışıyla ilgili yaptığı açıklamanın giriş cümlesi böyle. Yargının üç ayağından biri olan savunmanın temsilcileri, kaygılı.
Gelin, bu kaygının altındaki nedenlere, yargıdaki sorunlara, savunmanın sorunlarını da kapsayacak şekilde detayına girmeden de olsa, tek tek bir bakalım…
1-Hukuk eğitimi ve mesleğe kabul sınavları
Barolar tarafından yapılan açıklamada da belirtilmiş; bu yıl dahil olan 30 bin avukatla birlikte avukat sayısı 170 bine ulaşmış. Her üniversitede açılan hukuk fakültelerinin sonucu bu. Eğitim zayıf, tabii öğrenciler de. Bu durumun neticesi ise, kopyala yapıştır iddianamelerin, kararların ortaya çıkması. Zira, hukuk fakültelerinden mezun ancak kelime haznesi zayıf, cümle kurmaktan aciz, hukuk bilgisi olmayan pek çok hukukçu var. Oysa hukuk sistemine en büyük zararı en başta, iyi yetişmemiş hukukçular vermekte. Üstelik bilgili bir hukukçu olarak mezun olmak da yeterli değil, mesleğe girdikten sonraki süreçte de meslek içi eğitimlerine gereken önemin verilmesi lazım.
Avukatlık için de temel bir gereklilik olan ve tez zamanda getirilmesi gereken, savcılık ve yargıçlık için uygulanan mesleğe kabul sınavlarında Adalet Bakanlığı''nın rolü ve mülakat sınavlarının yazılı sınavın önüne çıkarılarak liyakatin değil, siyasi ve ideolojik görüşlerin esas alınması yargının en büyük probleminin doğumundaki en önemli etken.
3-En büyük problem: Bağımsızlık ve tarafsızlık
Yargının bir erk olarak yasama ve yürütmeden bağımsızlığı, yargıdaki yapısal sorunlar ve iktidarın adeta emir niteliğindeki söylemleri sonucu şüphesiz ki, yargıdaki en büyük problem haline gelmiş durumda.
Bu açıdan tek kişi tarafından gerçekleştirilen atamalar, yargının Adalet Bakanlığı''yla olan bağı, HSK ve AYM''nin yapısal sorunları, yargıçların özlük işlerindeki noksanlar, hâkimlik teminatının sağlanamaması, bağımsızlık ve tarafsızlık sorunundaki etkenlerden öne çıkan bazıları.
4-Savunmanın problemleri
Mesleğe kabul sınavının gerekliliği, staj süreçlerinde herhangi bir gelirden yoksun olmaları, müstakil büro açmanın kontrolsüzlüğü, ikinci baroların kurularak savunma hakkının zedelenmesi ve belki de en önemlisi de avukatlığın yargının asli unsuru olarak ele alınmaması ve kimi sosyal güvencelerden yoksun bırakılmaları.
5-Hak arama hürriyetinin geliştirilmesi ve mevzuattaki eksiklikler
Dava konusu olmaması gereken işlerin dava konusu haline getirilmesi, davaların aşırı bürokratik bir süreç gerektirmesi ve kırtasiyecilik, buna bağlı olarak bir yılı aşkın sürelerde iddianame hazırlanmasını ve bu süreçte hâkim karşısına çıkarılmayı bekleyen kişilerin olması, adli tatilin uzunluğu ve aslında tüm bunlara bağlı olarak ortaya çıkan temel bir sorun olarak; ADALETİN YAVAŞ TECELLİ ETMESİ.
6-Yargı kararlarının uygulanmaması ve uygulamadaki diğer tüm yanlışlar
Masumiyet karinesinin terk edilmesi ve sanıkların suçsuzluklarını ispata mecbur bırakılması, tutuklamanın cezalandırma amacı olarak kullanılması, uzun tutukluluk süreleri, uzun yargılama süreleri, gizli tanık uygulamaları, Sulh Ceza Hâkimlerinin siyasi taraflılıkları, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarının ve yüksek yargı kararlarının yerel mahkemelerce uygulanmaması, kopyala-yapıştır kararlar, gerekçeli kararların gecikmesi ve sayılabilecek pek çok problem ile aslen problemlerin büyümesinin temel nedeni "uygulama."
***
Türkiye''de yargının sorunları çok. Bu sınırlı alana sığdırabildiklerimizin birkaçı bunlar. Üstelik, infazdaki problemleri yazmaya sıra bile gelemedi!
Ancak şunu unutmayalım: Yargının sorunları, bizlerin sorunları demek. Yargıdaki bu sorunların yarattığı güvensizlik ortamında gerçek bir demokrasi tesis etmek de toplumsal huzuru sağlayabilmek de mümkün değil. Temennim, bu sorunların toplumun adalete inancında yarattığı yaranın mümkün olan en kısa sürede onarılması.