Yazdıklarımı yabana atmayın Davut Bey!
RTÜK’ün başkanlığına Prof. Dr. Davut Dursun tekrar seçildi.
“PKK açılımı”nın Türkiye’yi nasıl bir yola ittiği görüldü.
Davut Dursun’un başında olduğu RTÜK’ün Ak Partili üyeleri “açılım”ı kendileri için bir işaret kabul ederek daha öte adımı atmışlar ve Hizbullahçı avukatın aklına uyup Türkiye’nin bir bölgesini başka isimle adlandırma cür’etini göstermişlerdir.
Hakikaten yaptıkları büyük cür’et...
Açık açık kanunu çiğnediler...
Bugün “adamları” iktidar...
Ya yarın?
Ölüm kalım savaşına girildiğinde, “açılım” uçup gidecek, belki hükûmet değişecek. Yeni hükûmet attıkları imzayı mutlaka yalatacaktır!
Belki en az onlar kadar cür’etkâr bir savcı çıkacak ve gelin bakalım, diyecek. Kendilerini nasıl savunacaklar?
Öcalan’ın açıklamaları tamamen meydan okumadır ve dışarıdakilere, istediğinizi yapın, demektir.
Hükûmet eli kolu bağlı mı oturacak?
Ak Parti şöyledir, böyledir desek de, iç dinamikler, yeni dengeleri gerekli kılıyor ve bu dengeler de PKK’yı alabildiğine şımartmak, başımıza çıkartmayı değil, geriletmeyi ve yok etmeyi gerektiriyor.
Ak Parti terörün üzerine gidebilmek için halkın mutabakatını tam almak zorundadır. Dolayısıyla ülke bütünlüğünü isteyen partilerle işbirliği yapacaktır.
Başbakan eski sözlerinden rücû edeceğinin işaretlerini seçimden önce vermişti... Alabildiğine PKK’ya yüklenmişti... Birçok kişi MHP’nin kozlarını elinden almaktan bahsetti ama ilgisi yok... Aklın yoluna girdiğini gösteriyor. Nitekim sözümü doğrulayacak adımı Kıbrıs meselesinde atmış ve geçen gün yazdığım gibi Annan Planı’nı elinin tersiyle bir kenara koymuştur. Başından beri söylediğimiz noktaya gelmiştir. PKK meselesinde de başından beri söylediğimiz noktaya gelecek... Başka hiçbir yol bulunmuyor!
***
Davut Bey!
“Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür.”
Millî Mücadele’yi Türk milleti adına başlatan Mustafa Kemal söylemiştir bu sözleri. “Türk milleti” bir ırkın adı değildir. Türk milleti, Türkiye sathında yaşayan herkestir.
Güneydoğu’da yaşayanlar da bunu biliyordu, Kafkasya’da yaşayanlar da, Balkanlardan gelenler de... Millî Mücadele’yi hepimiz elbirliğiyle kazandık.
Bir çatı altında toplananlar asla aslını inkâr etmemişler, iftiharla da aidiyetlerini haykırmışlardır.
Sizin için çok mu zor “Gürcü asıllı Türk’üm” demek! Ağrınıza mı gidiyor? Onun için mi, neyi ne kadar koparır, neyi ne kadar sulandırırsam kârdır, diye düşünüyorsunuz?
Sizin, Hizbullahçının aklına uyup “Kürdistan” diye bir eyalet kurmanız, kraldan fazla kralcılıktır.
Olayı hatırlayalım:
Bir televizyon programında Hizbullahçının söylediği söz aynen şudur:
“Kürdistan gerçekliği Türkiye gerçekliğinden daha önde bir şey, daha sahicidir.”
Adam bunu ne maksatla söyledi?
“Kürdistan”ın coğrafî ifadenin çok ötesinde bir anlam taşıdığı görülmüyor mu?
Davut Bey! Siz ve arkadaşlarınız bunu göremediniz.
Kanunları hatırlatan halkı dikkate almadınız; Hizbullahçıyı dikkate aldınız.
Niçin? “Açılım” var çünkü... “Açılım” bitti bitecek... Ne yapacaksınız şimdi?
Kanun gayet açık... Sizin yaptığınız alenen suçtur.
6112 Sayılı Kanunun Yayın Hizmeti İlkeleri başlıklı 8. Maddesinin 1. Fıkrası:
“ a) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz.
b) Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.”
***
Diyeceğim o ki, kraldan fazla kralcı olmayın. Erdoğan rücû ediyor... Siz ortada kalırsınız ve birileri gelir yakanıza yapışır. Neyse... Hayırlı olsun başkanlığınız. Sakın yazdıklarımı yabana atmayın.
Adım adım takibimdesiniz!