Yayıncılar ve yeni iki kitap
Ticareti bilmeyen sakın yayıncı olmasın. Ticaret bambaşka bir şey... Kitap yazan hem kitaplarımı yayınlarım, hem ticaret yaparım, diyorsa fena hâlde yanılıyor. Bıraksın kitaplarını yazsın... Ticaretin bin bir türlü girintileri, kıvrımları, ilişkileri var; hiç uğraşıp başını ağrıtmasın.
Ticarete de, bildiğini sananlar değil, bilenler el atsın.
Bir şeyler ortaya koymak isteyenler hangi yayınevinden memnun?
Memnun olanını hemen hiç görmedim.
Yazar, yayıncının nazarında “saf”tır; o, sadece “yazar”; istediği gibi oynanacak otomatik yazı makinesidir!
Birçok yayıncı bu fikirde...
Müesseseleşmiş, “marka” olmuş yayınevlerini bu mülahazanın dışında tutuyorum.
***
Yayıncı, arkadaşın olsa dahi, mesele “ticarî” noktaya gelince, “dostluğun” hemen istismar edilebiliyor.
En son beni de bir “dost” istismar etti. 2009’dan beri 6 kitabımı yayınlayan, çok önceden bildiğim biri “dostluğa” son noktayı koydurdu.
Yazar, gerektiğinde tecrübelerini de aktarır. Başkalarının aldanmaması için zamanı gelince, özellikle duygu sömürüsünün çok fazla olduğu sağ cenahta, kimlerin nasıl insanları aldattıklarını bir bir yazacağım. İbret olsun!
***
İNSANLAR KONUŞA KONUŞA: Doç. Dr. Candemir Doğan ve Yrd. Doç. Dr. Süleyman Doğan birlikte İnsanlar Konuşa Konuşa (Aile İçi İletişim, Aile Sosyolojisi, Eğitim ve Başarı) kitabını yazmışlar. (İki yazarın soyadı bir ama akraba değiller. Süleyman Doğan bir akrabasını hatırlatayım; kardeşi, Yeni Türk Edebiyatı tarihinin tanınan bir ismi: Doç. Dr. Mehmet Doğan, önemli çalışmalara imza attı.) Candemir Doğan ilâhiyatçı, Süleyman Doğan’ın aile sosyolojisi ve çocuk psikolojisi üzerine ders veriyor. İkisinin bir araya gelmesi de kitaba başka bir değer katıyor. “İnanç”, ailenin “birlik” vasfıdır.
“İnsanlar Konuşa Konuşa” , özellikle kadınların okuyacağı, aile içi ilişkilerde yol gösterici.bir kitap... Kadının kocayla, kocanın kadınla, çocukların ebeveynle, ebeveynin çocuklarla ilişkilerinin sağlıklı yürütülmesi için ne yapmalı?
Sormak ve cevap alabilmek... Bütün mesele bu. Kitapta aklınıza gelen hemen bütün soruların cevabını bulabiliyorsunuz. (Selis Yayınları: 212 5145653)
***
ZENBİL: Kitabın yazarı Ahmet Efe, terbiye edici çocuk kitaplarıyla tanıdığımız bir isim. Eserleri dinî ağırlıklıdır. Çocuk dergileri çıkarmıştır. Zenbil’de, bilgiler, anekdotlar, tarihten zamanımıza akıp geliyor. O kadar farklı şeyleri yazmış ki, kitabı merakla okuyorsunuz. Fırsat buldukça elime kitabı alıp karıştırıyor ve hemen her sayfasında bir “bilgi” yle buluşuyorum! Eser, şuurlu olarak çocuk-yetişkin-tecrübeliler dairesinde tasarlanmış.. Çocuk her satırında yeni bir şey öğreniyor; yetişkin, bilmediklerini öğrendiği gibi, bilip de zihninin derinliklerinde bir yere attığı bilgisini yeni bir gözle idrak ediyor; tecrübeliler, muhakeme ve tahlil için kendisine bir zemin buluyor.
Kitabın adı neden Zenbil?
Ahmet Efe, “Önsöz” de açıklamış... Zembil çehiz saklanılan sepet. İlk anlamı böyle. Sonra gerekli bir sürü öteberi zembille taşınabiliyor. (Ahmet Efe Bey, bu anlamdan yola çıkınca tespit doğru ama, herkese hitap eden bir kitapta herkesin bildiği bir isim olmalıydı. Üstelik nb sesleri yan yana gelince ister istemez; “zembil” olur ve Türkçede de böyle kullanılır.)
Ama siz isme bakmayın... Gerçekten herkesin el altı kitabı.
Biliyorsunuz, ünlü gazeteci-yazar Ergun Göze, Boğaziçi Yayınlarını yönetiyordu. Onun vefatı üzerine yine kıymetli bir isim başa geçti: Gazi Altun. Gazi Bey’in, Ahmet Efe’nin Zenbil’ini yayınlaması çok isabetli bir karar. (Boğaziçi Yayınları: 212.5207076)