Yastayız
Öncelikle, hepimizin başı sağ olsun. İdlib'deki hain saldırı sonrası 36 askerimiz şehit oldu.
Cumhurbaşkanı'nı İdlib saldırısı sonrası ilk açıklamasını dün yaptı.
- Yine 'Gezi olaylarından' girdi, 15 Temmuz'dan çıktı; beka meselesine ulaştı. 'Ülkenin bekası için ne bedel ödemek gerekiyorsa öderiz' dedi.
- '2 binin üzerinde rejim unsuru öldürülürken, aralarında 94 tank, 37 obüs topu, 28 çok namlulu roket atarın da bulunduğu 300'e yakın araç-gereç imha edildi, kimyasal ürünlerin olduğu 7 adet depo patlatıldı' dedi.
- ABD Başkanı Trump'la yaptığı telefon görüşmesini anlatırken güldü, damadıyla gülüştü.
Suriye tarafında yaşanan ne can kayıpları ne de mühimmat kayıpları yitirdiğimiz 36 askeri, hatta şubat ayının başından itibaren hesap edildiğinde kaybettiğimiz 56 askeri bize geri getirmedi.
Yapılan yapılabilecek hiçbir açıklama, yapılabilecek hiçbir misilleme, hava üstünlüğümüz olmayan bir meydana gönderilen bu gencecik askerlerin canlarına denk olamazdı, olmadı.
Bu açıklamalar içimizdeki acıyı azaltmadı. Evladını yitiren ana-babaya teselli olmadı.
Televizyon programlarının yayın akışı bile değişmedi,
İnternet yavaşlatıldı, gerçek ortaya çıkmazsa, onlarca can kaybının üstü örtülebilir sanıldı,
"Milli yas" dahi ilan edilmedi.
Oysa, o tepelerin altına koyduğumuz kahramanlar sayesinde, "şehitler tepesi boş kalmayacak" diyenlerin evlatları sıcak yataklarında rahat rahat uyuyabiliyordu! Siz ilan etmeseniz de bizim acımız büyük. Yastayız.
Tekrardan, başımız sağ olsun…
***
Engelin faydası var mı?
Biliyorsunuz, yaklaşık 3 yıl kapalı kaldıktan sonra, Wikipedia, geçtiğimiz ay mahkeme kararıyla açıldı. Peki bu sürede Wikipedia'ya giremedik mi?
Girdik. Hem de basit bir yöntemle.
Peki, niye yasaktı Wikipedia?
İçeriklerinden bazıları, ülkemizin itibarını zedeleyici ifadeler barındırdığı için.
Peki, kime yasaktı?
Türkiye'den erişim yapmak isteyenlere.
Yani, ülkemizin itibarını zedeleyici ifadeleri biz göremiyorduk ama bütün dünya okuyabiliyordu!
Gelelim geçtiğimiz perşembe akşamına…
Saldırı haberleri ilk geldiğinde 2 şehit, 3 şehit gibi, belirsiz bilgiler yayıldı.
Devletin üst yetkililerinden kimse çıkıp net bir bilgi veremedi.
Nihayet, Hatay valisi, şehit sayısının 8 olduğu yönünde açıklama yaptı.
Ardından tekrar bir açıklama ile şehit sayısının 33 olduğunu söyledi.
Oysa yabancı basında, valinin açıklamalarından da önce şehit sayısı 34 olarak verilmişti.
Sosyal medyada yaşanan bilgi akışının önüne geçebilmek için erişim kısıtlandı, internet yavaşlatıldı.
(Buraya henüz resmi olarak savaş içinde olmadığımızı not düşmekte fayda var. İfade ve basın hürriyetleri açısından, savaş hali ilanında, bu sınırlamaları devede kulak bırakacak, olağanüstü hâl ilanına ve savaş haline özel daha fazla sınırlamaların yapılmasını mümkün kılacak düzenlemeler mevcut.)
Gelgelelim, isteyen, kişisel veriler açısından güvenlik riskini arttıran VPN uygulamalarını kullanarak yine erişim sağladı.
Engelin ne faydası oldu? Hiç. Girmek isteyen yine sosyal medyasına, internetine girdi.
Ne olduğunu anlamaya çalıştığı süreçte, endişesi ve kızgınlığı daha da çok arttı. O kadar.
Hiçbir faydası olmadı.
Evet, sosyal medyada dolaşan yanlış bilgilerin yayılmasını önlemek meşru bir amaç gibi görünebilir ancak bu noktada devletin yapması gereken erişimi kısıtlamak değil, doğru bilginin öğrenilmesini sağlamak olmalıdır.
Bir uygulama indirerek aşılabilen sosyal medyaya erişim kısıtlaması ise, devletin bilgi sakladığı kanısını oluşturmaktan, devlete güveni ortadan kaldırmaktan başka hiçbir işe yaramaz.