Yassıada’nın adı
Akıl tutulması bu olsa gerek... Yassıada’nın ismini değiştirmişler, “Demokrasi ve Özgürlük Adası” demişler.
Niye?.. 27 Mayıs 1960 darbesinden sora Demokrat Partililer, bu adada muhâkeme edildiği için. Sonra, Turgut Özal zamanında, İmralı’da asılan ve oraya gömülen Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın na’şları devlet töreniyle, İstanbul Topkapı’ya taşındı.
İsim değişikliği kararını İstanbul İl Genel Meclisi almış. Bu mecliste ağırlık AKP’de. Karara muhalefet partilerinden kimse itiraz etmemiş. İtiraz etmeleri de mümkün değil... Maazallah “Siz darbeci misiniz? Siz Menderes’in, Zorlu’nun, Polatkan’ın katillerini mi savunuyorsunuz?” dediklerinde verecek cevapları olamaz! İsim değişikliğinin anlamsızlığını, kargaşaya yol açacağını anlatamazsınız.
Niçin herkesin bildiği, tarihe mal olmuş ismi değiştiriyorsunuz?! Varsın “Yassıada” olarak kalsın ve herkes orada emirle kurulan mahkemeleri, verilen cezaları, idamları hatırlasın; lânetlesin!
Eğer bir isim vermek istiyorsanız, adada bir müze kurarsınız onun adını “Demokrasi ve Özgürlük Müzesi” yaparsınız. Zaten isim de mantıksız. “Demokrasi” dedikten sonra, “özgürlük” eklenmesi lüzumsuz. Demokrasinin olmadığı yerde hürriyet olamayacağına göre...
Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Zekâdan nasibini almamış insanların söz sahibi olmalarına... İnsan biraz akıl yürütür.
27 Mayıs darbesinden sonra İstanbul Üniversitesi’nin ana kapısının önündeki Beyazıt Meydanı, “Hürriyet Meydanı” diye değiştirilmişti. Kim hatırlıyor “Hürriyet Meydanı” adını? Sonra AKP’li belediye güya aslına uygun olsun diye semte giden otobüslerin üzerine “Bâyezid” yazmıştı... Bu da bir başka akıl tutulması... Oldu olacak, kelimenin aslını, “Ebû Yezîd” i yazsalardı!
Delinin biri kuyuya bir taş atar 40 akıllı çıkaramaz!
İl Genel Meclisi Ak Parti Grup Sözcüsü Remzi Aydın demiş ki: “Yassıada, 1960 darbesinden sonra demokrasi şehitlerinin yargılandığı bir ada olarak ülke tarihine geçti. İktidarı ve muhalefetiyle, demokrasi tarihimizde kara bir süreci teşkil eden adadaki yargılamalar ve akabindeki idamlar, milletin hafızasında daha olumlu noktaya çekilmesi için, İl İdare Kurulunun kararı bizce uygundur.”
Sevsinler sizin yerinde kararınızı! “Kara süreç” diyor beyefendi... Partisinin “PKK açılımı süreci” aklının bir tarafında belli ki... “Süreç” i kutsal bir kelime sanıyor!
Bu köşede 18 Aralık 2012 günü “Yassıada’da şatolar” başlıklı bir yazım çıkmıştı. Yeniçağ’ın sitesine girerseniz bulursunuz. Adanın önceki sahibi bir eski İngiliz Büyükelçi... Ondan, Hidiv İsmail Paşa satın alıyor, namlı bankerlerden Yorgo Zarifi hatıralarında Yassıada’ya bir gidişini anlatır. (Zarifi’nin hatıraları çok şey öğretmişti bana... Birkaç gün bahsetmiştim. Sonra Yunanistan’dan torunu, dedesini yazdığım için teşekkür etti. Birkaç sefer birbirimize e-posta gönderdik.)
Zarifi’nin Rum damarı bütün canlılığıyla aktığı için, Yassıada’dan Bizans dönemindeki adıyla “Plati” diye bahseder.
Allah bilir, isim değiştiren işgüzarlar, adanın önceki hâlini de bilmiyorlardır. Diktatörlük zamanındayız... Ben istedim oldu. O kadar!