Yasalara aykırı güç kullanma cesaretini polis nereden alıyor?
Minneapolis'te, Afro-Amerikalı George Floyd'un şarküteriden alışveriş yapması ve şarküteri sahibinin aldığı paranın sahte olduğu iddiasında bulunması sonrasında yaşanan olaylar yüzünden, ABD'de sokaklar karışık, sokağa çıkma yasaklarına rağmen göstericiler ile polis arasındaki gerilim dinmiyor.
Her şeyden önce bu bir iddia idi, Floyd'un suçlu olup olmadığına dair bir kanıt bulunmuyordu ama ten rengi suçlu olduğu hususunda ön yargı oluşturmaya yetti ve polisin gözaltına alırken 9 dakika boyunca diziyle boynuna bastırması sonucu Floyd hayatını kaybetti. Son sözleri ise "Lütfen… Öldürme beni… Nefes alamıyorum… Lütfen…" oldu.
Yaşananların çevredeki insanlar tarafından videoya alınmasıyla ırkçılık ve polis şiddeti karşıtı gösteriler başlamış oldu. Gösterilere sebep bir tek bu olay değildi elbet, bu bir birikimin yansımasıydı:
Örneğin 2014'te New York'ta "Nefes alamıyorum" serzenişlerine kulak asılmadan ölümüne sebep olunan Eric Garner da başka bir polisin kolu ile boğazına güç uygulaması sonucu boğularak ölmüştü. Yine aynı yıl Ferguson'da silahsız siyahi bir gencin öldürülmesi de protestolara sebep olmuştu.
2013'te Florida'da da siyahi bir gencin polis tarafından vurulması ve bu polisin yargılamasından beraat çıkması; "Siyahların Yaşamı Değerlidir (Black Lives Matter)" hareketini başlatmıştı.
Bunlar yakın tarihte yaşanan ve büyük tepkilere yol açan şiddet olaylarından yalnızca birkaç örnek. Benzer olayların çokluğu sokaklardaki öfkenin ardındaki en büyük sebep.
Peki, şu an neler yaşanıyor? Gösterilerde 19 yaşında bir genç vurularak hayatını kaybetti, yaralananların sayısı her gün artıyor.
Yaşananlar ister istemez akla Türkiye'den örnekleri, Gezi olaylarını ve bu olaylar sırasında polis şiddetine maruz kalarak yaralananları ve öldürülenleri, daha birkaç hafta evvel Adana'da polis tarafından vurularak öldürülen mülteci genci, Çorlu'da evinin önünde polis şiddetine maruz kalan kişiyi getiriyor.
Peki ama tüm bu şiddet nereden güç buluyor?
21. yüzyılda polis şiddeti
ABD'de yaşanan bu korkunç olayın ardından Emniyet Müdürlüğünün yaptığı ilk açıklamada, Floyd'un gözaltına alınırken direndiği öne sürülse de tanıkların kaydettiği görüntülerden anlaşıldı ki Floyd polislere karşı direnç göstermiyor; üstelik yerde yatarken de elleri ters kelepçe ile sabitlenmiş ve pek ala savunmasız görünüyor.
O halde bu polis memuru savunmasız bir insana böylesine güç kullanma yetkisini nereden alıyor? Yasalardan mı?
Hayır, ABD yasaları polislerin zor kullanım yetkini kademelendirmiş durumda ve yaşanan olayda böyle bir yetki yok.
O halde yasalara aykırı güç kullanma cesaretini nereden alıyor?
Pek tabi, kendinden önce güç kullanmış polislerin cezalandırılmamış olmasından ve hatta kamu yöneticilerince desteklenmiş olmalarından!
ABD'de özellikle de siyahilere karşı güç kullanımında cezalandırılmamış, hatta kamu otoriteleri tarafından neredeyse desteklenmiş pek çok polis şiddeti vakası mevcut. Örneğin, yukarıda bahsettiğim 2014'te New York'ta yaşanan olayda polis memuruna yalnızca para cezası uygulanmış.
Bu son olayda da Başkan Trump, protestoculara "eşkıya" demenin yanı sıra, onlara güç kullanan gizli servis elemanlarını övüyor.
Bugün, Cumhurbaşkanımız, her ne kadar ABD'de yaşanan şiddet olayı için "insanlık dışı" nitelendirmesi yapsa da Türkiye'de yaşanan polis şiddeti olaylarında Trump'la benzer tepkiler veriyor.
Oysa, kamu otoritelerinin şiddet olaylarına tepkisi işlerin seyrini değiştirebilecek güçte.
İster ABD'deki ten rengi ayrımından ister Türkiye'deki kutuplaşmadan kaynaklansın, ülkeyi yönetenlerin rolü bu şiddetin önlenmesine de sebep olabilir körüklenmesine de. Ancak liderler "eşkıya", "çapulcu" gibi benzetmelerle, şiddete çanak tutmayı yeğliyor.
Ek olarak, bu tarz olaylar üzerinden ötekileştirme yapıp bir meslek grubunu -polisleri- psikolojik şiddete maruz bırakmayı da doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Tüm polislere cani muamelesi yapmak, işini özveriyle yapanlara büyük bir haksızlık olacaktır. Özellikle sokağa çıkma yasağı uygulamalarında karşılaştığım memurlar oldukça kibardı. Üstelik yoğun çalışma saatlerinden şikayetçi olsalar da bu memnuniyetsizliklerini vatandaşa yansıtmadıkları için onlara ayrıca teşekkür etmek isterim.
Ancak Çorlu'da ve yurdun çeşitli yerlerinde yaşanan şiddet olaylarını gerçekleştirenlerin gereken cezayı almaları, görevini layığıyla yapan bu memurlar için de aklanma olacaktır.
Böyle olumsuz vakalarda siyasi sebeplerle yanlışı olağanlaştırmak yerine tepki göstermek, polis şiddetini önlemenin birinci adımı olacaktır.
Yalnız ABD'de yaşanan bu polis şiddeti değil, Türkiye'de yaşanan benzer olaylar da "insanlık dışı"dır. Polislerin görevlerini yerine getirirken insan haklarını gözeterek hareket etmeleri gerekir ve gerek yasalarla gerek de uygulamada yargı kararlarıyla aksi davranışların engellenmesi gerekir.