Yasak Üzerine Yasak: (1) Konuşacak Yer Kalmayana Kadar…
Dezenformasyon yasası ilk çıktığında defalarca bu yasanın somut ve açık olmadığını, keyfi uygulamalara yol açabileceğini, hükûmetin işine yaramayan bilgi ve fikirlerin “dezenformasyon” diye nitelenebileceğini, bu tehlikenin ifade hürriyetine ve demokrasiye büyük darbe vurabileceğini defalarca söylemiştik.
Korktuğumuz oldu. Gazetelerde, televizyonlarda, X’te (eski adıyla Twitter) ve diğer sosyal medya platformlarında muhalif görüş yazanlar, dezenformasyon yapmakla suçlandılar.
Oysa, Türkiye’de devlet işlerine dair bir bilginin dezenformasyon içerdiğini söylemek oldukça güç. Zira, devlet yönetiminde şeffaflık bulunmadığı ve devlet kurumları tarafından da doğru bilgi paylaşılmadığı için halk doğru bilgiye kolay ve şüpheye yer kalmayacak şekilde ulaşamıyor.
Bu şüphe, zaman zaman açık olmayan açıklamalardan zaman zaman da tutarsız veri paylaşımlarından kaynaklanıyor.
2 Ağustos’ta kapatılan Instagram’ın neden kapatıldığına dair dahi net ve anlaşılır bir açıklama yapılmaması gibi. Resmî açıklamaya göre, sebep “katalog suçların oluşması”, ancak yasağın tam da Instagram’ın Filistin konusundaki taraflı politikasının üzerine gelmesi; katalog suçlardan bahsedilip açık olarak hangi katalog suçun nasıl ihlal edildiğinin açıklanmaması, Instagram’dan tam olarak ne talep edilerek anlaşılmaya çalışıldığı hususlarının hiçbiri net değil. Neticede ise, Instagram günlerdir kapalı.
TikTok’a Yasak
Gerekçesi açık olsa dahi “yasaklamak” bir çare değil. Yasak, olsa olsa, sorunlara çözüm bulamamanın, başarısızlığın kaçış yolu olabilir.
Bu açıdan aynı cümleler, TikTok’a getirilmek istenen yasak için de söylenebilir.
Daha önceden ABD’de çıkarılan kapsamlı bir güvenlik yasası kapsamına, TikTok’a erişim engeli getirilmesine dair bir düzenleme üzerine bu konuda yazmıştım. (TikTok Türkiye’de de yasaklanır mı? - 28 Nisan 2024)
Ancak ABD’de konuşulan yasağın ardında Çin ile olan rekabeti yatıyor ve yasak da ABD’li kullanıcıların kişisel verilerine Çin hükûmetinin erişmesinden duyulan rahatsızlıktan dolayı getirilmek isteniyor. O zamanki yazımda da belirttiğim gibi, ABD’deki bu yasağın ardındaki nedenler insanların özgürlüklerine müdahale etmek, medyayı kontrol altına almak değil.
Hatta hakkındaki bilgim oldukça sınırlı olan TikTok’ta yapılan, duyduğum ve başka mecralarda gördüğüm bazı paylaşımlar nedeniyle, hedef kitleye yönelik olarak algoritmasında düzenlemelerin yapılmasının kesinlikle gerektiğini belirttiğim yazımda, “Bu tarz yasakların, devamında gelecek yasaklara kapı açma” tehlikesinden de bahsetmiştim.
Tıpkı, bugün, Instagram yasağının hemen ardından başka yasakların konuşulmasında gördüğümüz gibi.
Gençleri koruma altına almak ve doğru bilgiye ulaşmalarını sağlamak için, genel olarak, medya okuryazarlığına dair eğitimlerin okullarda verilmesi, bu tarz uygulamalar açısından sosyal medya güvenliğine dair eğitimin de bu kapsama alınması daha kalıcı ve etkili yöntemler olacaktır.
Benzer şeyler, adını yasaklanmasıyla duyduğum Roblox denilen oyun platformuna getirilen yasak için de söylenebilir. Bu çağda internetteki sorunların yasakla çözülemeyeceği; hızla yenilerinin çıkarılabileceği düşünüldüğünde daha net anlaşılmaktadır.
Neticede, bu ara başlığın başında da belirttiğim gibi, yapılması gerekenlerin yapılamadığı, daha doğrusu yanlışlıkların düzeltilmesi için uğraşılmadığı için, bugün yine -ilk çare olarak- yasaklama yoluna girilmek isteniyor.
RTÜK, ekranlardan meydanlara kadar denetim
Sosyal medya da dâhil medyanın sansürlenme çabası yetmemiş olacak ki, özellikle seçim zamanlarında yoğunlaşan ve hükûmetin hoşuna gitmeyecek şeyleri söyleyen öfkeli halkın görüşlerinin alındığı sokak röportajları RTÜK’ün radarına girmiş.
Geçtiğimiz gün, RTÜK, sokak röportajlarını takibe aldıklarını açıkladı. Yani medya bitti, şimdi meydanlar susturulmak isteniyor. Ekranlardan meydanlara kadar her yerde muhalefet etmenin cezalandırılma ihtimali var.
Farkındalığı arttırarak kamuoyu oluşmasına neden olabilecek her türlü bireysel tepki, toplumsal bir tepkiye dönüşmeden engellenmek isteniyor.
(Devam edecek…)