Yarın ne olacak? Yine mi kavga?

Seçim bitti. AKP aldı yürüdü... Buna tesir eden nedir? Muhalefet partileri, AKP’nin neden bu kadar yüksek oy aldığı üzerinde düşünmek zorundadırlar.
AKP’nin ülkeye verdiği mi, yoksa muhalefet partilerinin yetersiz kaldığı mı, AKP’nin çıtasını alabildiğine yükseltti?
Dokuz yıldır iktidarda olan bir parti nasıl yıpranmaz veya nasıl yıpratılmaz?
AKP, “PKK açılımı”nda aynı ifadeleri kullanarak yürüseydi, halkı ikna edebilirler miydi?
Seçim boyunca “açılım” ı ağızlarına almadıkları gibi, Öcalan’a bile ağır yüklendiler; kendisini “peygamber” ve “tanrı” ilân ettiğini söylediler. Şimdiye kadar AKP liderinden Öcalan aleyhinde pek söz duyulmamıştı. Türkiye’nin genel havası “açılım” a yol açmamış mıydı?
Bunu düşünmek gerekir. Bundan sonra AKP daha rahat hareket edecek ve belki, seçimden önce söylediklerini unutacaktır. Bu korkunç işte.. “Açılım” der yürürse ülke çok şey kaybetmenin ötesinde, karışır.
Bu kadar oy almış bir AKP, kendisine aşırı güvenerek, her şeyi ben yaparım, havasına girerse, Türkiye’yi kamplara ayırır. Kamplara ayırma, insanlarımız arasında düşmanlık eker. Geçen seçimde yeni anayasa taslağını son anlarda çekine çekine ortaya attı. Şiddetli bir muhalefet gördü. Referandumda istediği neticeye ulaştı ama bu seçimde bu kadar oy almakla beraber milletvekilliği sayısı düştü. Yeni bir anayasa için, AKP cesaret bulacak mı?
AKP’nin, sırtını dayadığı Meclis dışı, eski “dönekler” , “omurgasızlar”, “sol liberaller” ve bu saydıklarımın ağzına bakan, onların izine basan “Ne-İslâmcılar” ın üfürmeleriyle bir “ucûbe” Anayasa taslığıyla milletin karşısına çıkabilecekler mi?
“Ucûbe” Anayasa taslağının örneğini TUSİAD hazırlatmış; ancak, çok gürültü kopunca TUSİAD Başkanı para verip o kadar adama yazdırdığı taslağı sahiplenmekten kaçınmış ve “suç” u hazırlayanlara yıkıp aradan çekilmek istemişti. Bu taslağı hazırlayanlar, unutmayalım ki, AKP’nin “ip”ine sarılıp kendilerine yer açmak isteyen akademisyenlerdir. Yeni dönemde Anayasa taslığı ortaya çıkacak ve çok acıdır ki, AKP bu kadar oy aldıktan sonra Anayasa’nın ilk üç maddesini de tartışmaya -muhtemelen- açacaktır.

***


Artık AKP’nin nereden kazandığını ve nereden kaybedeceğini bilen iki muhalefet partisi her şeyi ince ince araştırmalıdır. Ana muhalefet partisi şimdi yamalı bohça... Her kafadan bir ses çıkacağa benziyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun duruma hâkim olacağı sanılmıyor.
Bir de Deniz Baykal faktörü var. Artık daha rahat, kaset meselesi geride kaldı. Genel başkanlıktan ayrılışının acısını çıkaracak gibi görünüyor. Kendisine özgü bir grup da kurabilir. Baykal, Kılıçdaroğlu’dan birçok yönden farklı düşündüğü belli. Yeni anayasa meselesinde asıl direnç Kılıçdaroğlu’ndan değil, Baykal’dan gelebilir.

***


Bir mesele daha karşımıza çıkıyor. MHP’nin 10 yöneticisi, ki biri genel partinin genel sekreteri, biri genel sekreter yardımcısı, biri eski İstanbul il başkanıydı, diğerleri genel başkan yardımcılarıydı. Seçime çok az kala, bu 10 kişi, halkın hassas olduğu düşünülen bir meselede haklarında kasetler çıkarıldı ve istifaya zorlandı.
AKP, özellikle MHP’nin Meclis dışında kalması için kampanya yürütüyordu ve sol liberallerden de büyük destek almıştı. Sol liberaller PKK çizgisinde faaliyet gösteriyorlar, yazıyorlar, çiziyorlar, kabadayılık ediyorlar, açık açık MHP’nin Meclis dışında kalması gerektiğini söylüyorlardı. PKK’nın sözcüsü gibi yayın yapan basın organları MHP’nin üzerine çok gelmişlerdi.
AKP-Kasetçiler-PKK yanlıları birleştiler ama MHP’yi Meclis dışında bırakamadılar.
Ancak şu soru karşımıza çıkıyor: Kaset meselesi olmasaydı, MHP’nin oy oranı ne olurdu? Kasetler, MHP’yi “mağdur” mu gösterdi, yoksa daha fazla alacağı oyu aşağıya mı çekti? Sosyologlara, siyaset ilmiyle uğraşanlara büyük iş düşüyor.
AKP neden oyunu artırdı? CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu oy artışında rol oynadı mı? MHP’nin üzerine bu kadar gelindiği, üstelik imkânları diğer partilere göre çok kıt olduğu hâlde, nasıl oldu da oyunu korudu?
Şimdi değerlendirme zamanı.

Yazarın Diğer Yazıları