Yargıdaki bir başka sorun: Duruşmalara gelmeyen hâkimler
Mahkemelerde oldukça garip bir uygulama, olağan kabul edilir olmuş. Hâkimler duruşmalara gelmiyor, mazereti de avukattan istiyor; adeta teamül haline gelen bu uygulama da böylece sürüp gidiyor.
Son günlerde bu durumla ilgili fazlaca şikâyet işitince konuyu buradan da ele almak istedim.
Yargının uygulama sorunu bir değil, bin.
Aslında uygulama önceden beri var. Mahkeme heyetleri iptal ettikleri duruşmalar için ilgili davanın avukatlarına gelemeyeceklerine dair mazeret yazmasını talep ediyor.
Duruşmalar da kayıtlara sanki avukat gelemediği için veya başka bir duruşması olduğu için ertelenmiş gibi geçiyor.
Hukuken hiç bir dayanağı olmayan, hatta yalan beyan içeren bu durum elbette ki rahatsız edici.
Hukukta yeri yok
Malumunuz hukuk sisteminde eylemlerin sonuçları vardır.
Ancak mazereti olan hâkimin avukatı mazeretli göstermesi gibi bir prosedür kanunda yer almıyor.
Bu uygulama avukatların müvekkilleri karşısında güven kaybı yaşamasına da neden oluyor.
Tabii böyle hukuk dışı bir uygulama, yalnız avukatlara olan güvenin azalmasına neden olmuyor, aynı zamanda adalete olan güveni de azaltıyor.
Bir başka problem
Avukatlar zaten geç başlayan duruşmalardan dolayı mağduriyet yaşıyor. Mahkeme salonlarının önünde, belki şimdi başlar düşüncesiyle ayrılamadan beklerken, bir sonraki duruşmalarına geç kalmanın da stresini yaşıyor.
Bu açıdan duruşmaların zamanında görülmemesi de mesai saatlerini bekleyerek geçiren avukatlar için bir başka problemden biri.
Bu durumun öncelikli nedeni tabii ki de plansızlık: Uzun süreceği belli olan duruşmalar için yeterli süre ayrılmaması, aynı saate birden fazla duruşma konulması veya çok kısa aralıklarla duruşma saatlerinin belirlenmesi, hâkim ve savcıların zamanında mesaiye başlamaması…
Oysa…
Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan Yargı Etiği Bildirgesi’nde zamanın herkes için değerli olduğu vurgulanırken, bunun hâkimler ve savcılar tarafından da dikkate alınacağı, bu hususta duyarlı olarak, çalışma saatlerini verimli kullanacakları belirtilmiştir.
Ayrıca, hâkim ve savcıların takip edecekleri etik ilkeleri belirleyen bu belge bağlayıcı olup, bildirgede belirtilmeyen durumlarda da takip etmeye onur ve vicdanları üzerine söz verdikleri bu ilkelerin ruhuna uygun davranmaları gerektiği de yine belgede vurgulanmaktadır.