Yandaşlığa elfatiha!
Size Ak Parti sevdalılarından pasajlar aktaracağım... İtiraz eden varsa, buyursun, köşem açık.
"Lakin kaçışımız çürümeden, seviyenin düşmesinden, tahammülsüzlükten kaçıştır. Kaçışımız düşmandan değil, 'dost' görünenden kaçıştır. Kaçışımız korkudan değil, pervasızlıktan; tehditten değil, aldırmazlıktan, gözü dönmüşlükten, hırstan kaçıştır. Kaçışımız, masumane kaygılarla dostça uyarılarımızı sınırsız iştihalarının ve kifayetsiz ihtiraslarının önünde mania olarak görenlerin iftiralarından, ithamlarından kaçıştır." (Aydın Ünal, Yeni Şafak, 21 Ocak 2019).
Aydın Ünal partisinin en ihtiyaç duyduğu bir zamanda köşe yazılarını sonlandırdı. Bu sözler "Günaha ortak olamam!" itirafıdır.
Aynı gazeteden Kemal Öztürk'ün tiviti:
"Bu camia, Aydın Ünal gibi, ömrünün en verimli çağlarını AK Parti'ye, devlete ve ülkesine hizmet etmekle geçirmiş bir kişinin dost uyarılarına tahammül edemeyecek duruma gelmişse, tehlike çanları çalmaya başlamış demektir. Aklımızı başımıza alıp düşünmeliyiz." (23 Ocak 2019)
"Yandaş" yazarlar içinde bir ağırlığı olan Ahmet Kekeç Star'daki köşesini ikiye indirdi. Gerçi sayfa sayısı düştüğü için diğer yazarlardan da indirime gittiler ama Ahmet Kekeç'in vaziyeti başka... Ak Parti'ye laf eden herkese ok fırlatıyordu. Hangi birine yetişecek! Demek ki kol yoruldu. Boş ver Ahmet sen değil; "Saray" düşünsün! Edebiyatçı kimliğin kalıcı. Romana dön!
"Bir sürü ufak adam, birilerini yücelterek, onun gölgesi altında onun adına 'amir' oldular. Tarih, ağalarından daha zalim kahyaların kanlı cinayetlerinin hikayeleri ile doludur. Kahyalarının yaptıklarından sorumlu tutulup saltanatlarının yıkılışını gören sultanların sayısı az değildir." (Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit, 23 Ocak 2019).
Bu sözler "Saray"ın kaldıramayacağı sözler. Abdurrahman Bey, kol kırılır yen içinde kalır demiyor... Camiasına sık sık neşter vuruyor. Fazla deşiyor; çok acıtıyor. Çürümüşlüğü gözler önüne seriyor.
"Ben de diyorum ki biz dirsek çürüttük, okuldan bir şeye fırsat bulamadık, dereceye girdik ama hâlâ bir arpa boyu olamadık, bu 'arkadaşlar' okula gitme zahmeti göstermeden nasıl akademisyen, öğretim üyesi oldu? Meğer üniversite açıp bunlara kadro dağıtmışlar, vakıf, özel, devlet..." (Cemile Bayraktar'ın tiviti, 21 Ocak 2019).
Bu hanım Yeni Yüzyıl'da yazıyor. Akademik hayata geçmek isterken karşılaştıklarının şokuyla bu tivitleri atıyor. Ha Cemaat cenahı, ha Ak Parti (Ak Cemaat) cenahı... Yok birbirlerinden farkı!
"Normalde örtülü olup sonradan başını açan birinin bununla iftihar etmek ve 'özgürlük' laflarıyla sosyal medyaya düşmek yerine sessiz sedasız hayatını değiştirmek isteyeceğini düşündüğüm için, [10 yıl önce 10 yıl sonra] fotoğrafların[ın] kurgu olabileceğini zannetmekle birlikte, son yıllarda örtülü kadınlar arasında başını açma yönünde eğilim olduğunu da gözlemlemekteyim." (Özlem Albayrak, Yeni Şafak, 23 Ocak 2019).
Bu yeni "akım"; "İslâmcı" hükûmetin kayırıcı-zorlayıcı tavrına, ortaoyunu pişekârları ortalık hocalarının alıp yürümesine, cemaatlerin zapturaptına bir tepki olabilir mi?!
Son söz hükûmet edenlerle aynı görüşten gelen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun:
"Kendisinden olan şerefli, olmayan şerefsiz! Böyle denilerek kutuplaştırma artırılıyor. Bir insanın ağzından çıkan kelime kendisini anlatıyor. Toplumsal kamplaşmayı önlemeliyiz. Farklı olmamız, bu bir zenginliktir. Adalet sistemimiz bozuldu. Adaletsiz bir toplum huzura kavuşamaz."