Yalnızca fakirlere değil zenginlere de ‘şükür’ tavsiye edilse…

25 Ağustos 2024 akşamı internet gazetelerinde, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Sayın Huriye Martı’nın, 2019 yılında Diyanet TV’de yaptığı bir açıklaması, bugün sosyal medya gündeminde yeniden yerini almış.

Bundan da anlıyorum ki sosyal medyaya düşmeye gör!

*

Nasıl olmuş?

*

Sayın Martı:

“Fakirlerin mutsuz olma nedenleri zenginlere özentilikmiş?” dese de zenginlerin içinde fakirlerinkinden daha çok mutsuz insanın olduğunu gözden kaçırmasa, diyorum.

*

Her neyse!

Ve Sayın Martı, bu düşüncesini:

‘Fakirlerin, fakirlikleri ile şükretmesini tavsiye edip, peygamberlerin de nice zorluklardan geçtiğini’ örnek vererek, desteklemeye çalışmış.

Acaba Sayın Martı, bugün de aynı düşüncede mi merak ediyorum.

*

Ayrıca bir insanın, zorunlu yaşam ihtiyaçlarını dahi temin edemiyorsa, edilemiyorsa, o insan elbette mutsuzdur.

Aynı zamanda mutsuzluk; -tersten bakıldığında- mutluluğun nasıl olması gerektiği işaretinin aranmasını da göstermez mi?

*

Bence gösterir.

Mademki çaresizlik çareyi doğuruyor, -ki bu önemli bir sözdür- mutsuzluk da bir yerden sonra mutsuz insanı arayışa sürükleyip, mutlu olmanın yollarını niçin göstermesin?

Bu yolda, yol gösterici olarak paylaşacaklardan biri de Diyanet İşleri olmalı değil mi?

*

‘Şükretmek’ insanın yaşadığı durumun Allah’tan geldiğini bilip, dil ile de hamd etmektir.

Yani bir anlamda Allah’tan geldiği için kabullenmek anlamına da gelir, diyorum.

Ancak, fakirlik Allah’tan gelmez ve asla kabullenilecek bir durum olmamalıdır.

O Hanımefendi, şükrü paylaşırken, ‘Niçin şükredilmesi gerektiğini’ o programda paylaşmış olsaydı keşke.

Paylaştıysa sözüm yok tabii!

*

Diyanet İşleri, insanları şükre yönlendirirken, vatandaşa alternatif yolları da paylaşsa diyorum.

Yani fakir insana; düşünmeyi -ki insandaki ‘Düşünme’ özelliği Allah’ın insanlara verdiği bu en büyük özelliği- yeterince kullanması gerektiğinin paylaşıldığını sanmıyorum.

Diyanetçe; insanların fakirlikten kurtulmak için hep bir arayış içinde olması, o arayışın da nasıl olması gerektiği, sanki yeterince anlatılmıyor.

*

Elbette olumsuza odaklanan, devamlı eksikleri gören, sahip olamadıklarına yanan her insan, mutsuzdur.

Şükretmek bir insan için, içinde bulunduğu olumsuzluktan olumluya geçme sürecinde sakinleşmeyi bilebilme…

Allah’ın insana verdiği özellikleri fark edebilme…

Doğru ve akılcı düşünmeyi sağlayabilme sürecidir.

O nedenle Sayın Martı’nın fakirlerin mutsuzluğu ile ilgili:

“Niye onun şusu var, benim yok?

Niye o bunu başardı ben başaramadım?

Allah ona neden şunu verdi, bana vermedi?” örneklemesi yerine, insanın elindeki nimetin neler olduğunu…

Onların nasıl kullanılması gerektiğini -programın tamamını izleyemediğim için açıklanılıp, açıklanılmadığını bilemiyorum- keşke o programda açıklanmış olsa.

*

Diğer bir nokta da yine Sayın Martı’nın söylediği:

“Bir başkasının elindekine gözünü dikerek, mutsuz olan insan;

Şükürsüz insan…

Nankör insan…

Asla bu dünyada huzurla yaşayamaz.” düşüncesi, sadece şükretmeyen fakirleri değil, şükretmeyen zenginleri de kapsar.

*

Sonuç itibarıyla, Diyanet İşleri Başkanlığımız; insanımızı, teslimiyete yönlendirmekle birlikte, aklın da nasıl kullanılması gerektiğine de yönlendirirse, sanırım daha doğru, eşit ve adil bir paylaşım olmuş olur.

O nedenle de fakir ya da zengin şükretmeye teşvik edilirken, bir o kadar da ‘İçinde bulunulan duruma nasıl gelindiği’ de gözden geçirilse…

Düşünmenin; bir insanın en büyük özelliği olduğu hatırlatılsa…

Sanırım inananları bir o kadar daha sahiplenmiş anlamına da gelir, diyorum.

*

Bence!

Yazarın Diğer Yazıları