Yahudiler ve Türkleştirme
Rıfat N. Bali, önemli bir çalışmaya imza attı, "Edirne Mebusu Mehmet Şeref Aykut'un Munis Tekinalp'e Mektubu (20 Nisan 1934)"nu yayınladı. (Libra Yayınları, 96 s.)
Kitabın tanıtılmasında şu bilgiler verilir:
"Edirne Mebusu Mehmet Şeref Aykut 20 Nisan 1934 tarihinde Türk Kültür Birliği Reisi Moiz Kohen'e (Türkleşmiş adıyla Munis Tekinalp) 25 sayfalık bir mektup gönderir. Mektup uzunca bir ithamlar listesidir. Aykut, Türkiye Yahudilerini Türkleşmemekle, sadece ticari çıkarlarını gözetip Türklerin sırtından fahiş kârlar elde etmekle, Türkiye'ye karşı beyan ettikleri sadakatlerinde samimi olmamakla suçlar. Bu kitap dönemin şartları içinde bu mektubun bir tahlilini ve değerlendirmesini yapmakta ve Türkiye Yahudilerinin Tek Parti döneminde karşı karşıya kaldıkları Türkleşme meselesini incelemektedir."
Aslında, Mehmet Şeref Aykut (1874-1939) "Kamalizm", Tekin Alp (1883-1961) "Kemalizm" kitaplarını yazmışlar, aynı çizgide yürümüşlerdi.
Moiz Kohen, Tekin Alp, Munis Tekinalp, Musa Tekinalp adlarını kullanan Tekin Alp hakkında, TDV İslâm Ansiklopedisi'nde şu bilgiler yer alır:
"Osmanlıcılık, Türkçülük ve Kemalizm alanlarında fikrî siyasî çalışmalar yapan Tekinalp, 1908'den itibaren İttihat ve Terakkî'nin resmî yayın organı olan İttihad ve Terakkî gazetesinde yazmaya başlamış, Mûsevîler'in iyi birer Osmanlı vatandaşı olmaları gerektiğini söylemiştir. Dile özel önem vererek Türkçe'nin azınlıklar arasında yayılması için Ta'mîm-i Lisân-ı Osmânî Cemiyeti'ni kurmuş, 1909 yılında IX. Dünya Siyonist Kongresi'ne Selânik delegesi sıfatıyla katılarak burada kendini bir Osmanlı vatandaşı olarak tanıtmış, siyonistlerin ana hedefi olan Filistin ve çevresinde ayrı bir yahudi devleti kurmalarına karşı çıkmıştır. Osmanlıcılık sahasındaki faaliyetlerini Selânik yahudilerinin resmî temsilcisi durumunda olan, entegrasyon yanlısı anti-siyonist bir tutuma sahip Yakın Dostlar Kulübü çatısı altında yürütmüş, bu kulübün bünyesinde 1910'da Osmanlılaşma Cemiyeti'nin kurulmasına öncülük etmiştir." (Murat Kılıç, TDV İslâm Ansiklopedisi, 3. Basım EK 2, 2019)
Tekin Alp Türkleştirme (1928), Kemalizm (1936), Türk Ruhu (1944) kitaplarının da yazarıdır.
Böyle olmakla beraber Mehmet Şeref Aykut, Tekin Alp'a itiraz eder.
Mehmet Şeref Aykut, Son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ına Edirne mebusu ve Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi olarak katıldı. İngiliz askerleri 16 Ocak 1920 tarihinde İstanbul'u resmen işgal edip iki gün sonra Meclis-i Mebusan'ı basarak yakaladıkları mebusları Malta'ya sürdüklerinde gönderilenler arasındaydı. 24 Nisan 1931'de Dördüncü Dönem Edirne Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 9 Şubat 1935'te beşinci dönem, 26 Mart 1939 tarihinde de altıncı dönem milletvekili olarak görev yaptı.
Ekşi Sözlük'te Mehmet Şeref Aykut'un "Kamalizm" kitabına dair dikkat çekici bir değerlendirme yer alır:
"1920'lerde İngilizler 'Kemalizm Kürt ve İslâm düşmanıdır' propagandasıyla Kürt-İslâm ayaklanmalarını örgütlüyorken Alman Kurt Ziemke Die Neu Türkei (Yeni Türkiye) kitabında 'İngilizler Musul'da hedeflerine ulaşmak için bir yandan Türkiye'deki ayrılıkçı hareketlere destek verirken bir yandan Kemalist akımın yayılmasını engelleyecek önlemlere başvurmuşlardır. Yapılması gereken Kemalist cumhuriyetin hem din düşmanı, hem de Kürt düşmanı olduğu temasını ortaya atıp işlemektir' diyordu.
Hâl böyleyken CHP Edirne milletvekili Mehmet Şeref Aykut 1936'da yayımladığı Kamalizm kitabında Kamalizm dindir derken kime ve neye hizmet ediyordu? Şimdi ne kadar meczup varsa bu kitabı kaynak göstererek Kemalizm puttur, putlaştırmadır, İslâm karşıdır vs. vs. türlü iftiralara sebep olmaktadır..."
Celal Bayar, arkadaşı Mehmet Şeref Aykut için şunları söyler:
"Malta'ya sürülünceye kadar Mehmed Şeref; son Osmanlı Meclisinin cesur, atak, pervasız hatipleri arasında idi. Büyük himmeti, Mebuslar Meclisinin İngilizler tarafından basılmasından dokuz gün önce, hazırlayıcıları arasında olduğu Millî Misak Beyannamesi'ni, kürsüde, ruzname harici (gündem dışı) okumasıdır." (Cemal Kutay, Üç Devirde Mehmed Şeref Aykut, 1982)
*
Rıfat N. Bali, Mehmet Şeref'in Tekin Alp'a gönderdiği mektuba dair "Mektup nasıl yorumlanmalı?" sorusunu sorar ve şu cevabı verir:
"1923 yılında La Boz de la Verdad gazetesinde Yahudiler hakkında son derece olumlu duygular içeren bir mektup yayınlayan Şeref Aykut nasıl olur da 1934 yılında bu derece sert ve menfi bir hissiyata sahip olur? Bu suale getirilebilecek muhtemel bir izahat Rumların ve diğer azınlıkların Trakya'yı terk etmelerinden sonra ticaret hayatının 'memleketin aslî unsuru' Türklerin eline geçeceğini ümit eden Şeref Aykut'un bunun gerçekleşmeyip Yahudilerin Rumlardan ve Ermenilerden boşalan ticari alanları doldurmaları karşısında duyduğu hayal kırıklığı ve öfke olabilir.
Aykut, mektubunda Yahudilere karşı son derece derin bir güvensizliği işlemiş ve bunun neticesi olarak da Yahudilere karşı fazlasıyla olumsuz hisler beslemiştir." (s. 65-66)
"Edirne Mebusu Mehmet Şeref Aykut'un Munis Tekinalp'e Mektubu (20 Nisan 1934)" kitabı, şartların neleri getirdiğini ve neleri götürdüğünü bütün açıklığıyla bize gösteriyor.
Okumak lâzım.