Virüs! Sen kim oluyorsun!

Önceki akşam Sağlık Bakanı, salgın hastalıktan dolayı (Bakın "salgın hastalık nedeniyle" demedim! "Dolayı", "yüzünden" kelimelerin yerine bile "neden" kelimesini kullanıyorlar, defalarca yazdım... Yanlış!) tedbirler meselesini konuşurken, R. T. Erdoğan'a atıfta bulunarak, "Cumhurbaşkanımızın emriyle, cumhurbaşkanımızın uygun görmesiyle" benzeri ifadeler kullandı. Hatta camilerde cemaatle namaz kılınmasına tedbir alınması da Reis'in buyruğu gibi duyuruldu.

Diyanet İşleri Başkanı bir "âlim". Titri "Prof. Dr.". Diyanetin istişare kurulunda, hemen hepsi doktorasını yapmış, prof. titrini almış ulema bulunmakta. Elbette "Camide toplu namaz kılınmayacak." kararını alacak olan bu kuruldur. Bilmiyorum, belki karar aldıktan sonra Saray'a çıkıp tedbiri arz etmişler, Zat-ı Muhterem de "Uygulana!" buyruğunu çıkarmıştır.

(Âlimler deyince... Timur'un Halep'te âlimlerle bir muhaveresi var. Mühim. Yazacağım.)

Kusura bakmasınlar "yeni rejim"de her şeyde "otorite"nin öne çıkarılmasına alışmak zaman alacak. Bülent Ecevit, "hazmetmek" kelimesi Arapçadan gelme olduğu için "hazmedemem" demez "sindiremem" derdi ve bu kelimeyi sık kullanırdı. Biz de onun gibi konuşalım şimdi, "otorite"yi sindirmek öyle kolay olmuyor.

"Sindirmek" ve "hazmetmek" kelimelerinin birbirinin yerini alamayacağını hemen fark etmişsinizdir. "Sindirmek" de kullanılır, "hazmetmek" de. Yerine göre. "Arapçadır; köteleyelim!" derseniz, kendinizi artık ifade edemez, giderek fikir kısırlığına düçar olursunuz.

Meselemiz dilimiz değil şimdi...

Diyanet'e bağlı camileri boş bıraktınız... Ya cemaat camilerini ne yapacaksınız? Cemaat camilerinde cuma hutbeleri bile farklı okunuyor. (Şahidi benim!) Adamlar şeyhleri dururken "otorite"yi mi dinleyecekler!

Salgın hastalıklar için neler dediklerini okuyun önce. Kendilerince okuya üfleye tedbir alıyorlar. Allah bunlara ilimden geri durun, önce şeyhinize, sonra bana okuyun mu buyurdu!

Cübbeli medyatik... Hemen ön alıyor. Diğerleri yaya kalıyor. Cübbeli bir dua kitabı hazırlamış.

Bilmiyorum o dua kitabının başına "Önce şu şu tedbirleri alacaksınız, muhakkak ama muhakkak doktordan eksik kalmayacaksınız. Gönlünüz ferah olsun diye belâları def etmek izin şu duaları okuyabilirsiniz." diye yazdı mı?

Hastalıklarda moral de önemli. Gerçi inançlı bir insan, Kur'ân-ı Kerîm dururken, şu hoca, şu şeyh müstehab görmüş, şu duaları okuyun, diyene uyar mı?

Bir şeyh de "mana âlemi"nde virüsle görüşmüşmüş. Virüs diyesiymiş ki: "Ey ..., bana Covid-19 derler. Vazifem yeryüzünü sarıp Ademoğlunu cezalandırmaktır. Müsaade edersen Türkiye'ye de musallat olacağım.". Şeyhimiz hemen tavrını koyup "Dur hele sen! Müsaade etmiyorum. Ben sağ olduğum müddetçe sana Türkiye'de selâmet yoktur." buyurasıymış. Virüs arkasına bile bakmadan kaçıp gitmişmiş.

Her dinin, her inanışın tarikatı var. Güney Kore'de bir tarikatın lideri ve yardımcıları Covid-19 virüs salgınına karşı gerekli tedbirleri almamışlar müritlerinden çok insan hayatını yitirmiş. Şinçeonji tarikatının lideri Lee Man-hee ve 11 yardımcısı virüsün cemaat toplantılarında bulaşmış olabileceği kişilerin kimliklerini gizli tutmak ve yetkililerden bilgi saklamakla itham ediliyor. Cinayetten mahkemeye çıkarılacaklar.

Herhâlde Güney Koreli tarikat lideri de "Müritlerime musallat olursan, sana haddini bildiririm" demiştir!

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları