Virüs kardeşliği buraya kadar!
R. T. Erdoğan, son nutkunda "Millî dayanışma kampanyası" başlattıklarını açıklamış ve sözlerini şöyle bağlamıştı: "İnşallah yaşadığımız sıkıntılı günleri geride bıraktığımızda, hatırlayacağımız en güzel şeylerden biri de işte bu birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma fotoğrafımız olacaktır."
Erdoğan, konuşmasında, "millî dayanışma kampanyası"yla para toplayarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayı öne çıkarmıştı. Kendileri yeni rejime göre hem "cumhurbaşkanı" hem "Ak Parti Genel Başkanı". Elbette "Cumhurbaşkanı" sıfatıyla millî dayanışmadan bahsetti. Ama... Dayanışma "getirileri"nin, ileride Ak Parti hanesine yazılmayacağını kim bilebilir?
Geçmişte çok suistimaller oldu. İnsanlar yardımdan kaçınır hâle geldiler. 18 yıllık bir iktidardan bahsediyoruz. Kimlere yardım yapıldığının listesi Ak Parti'nin elinde ve hususiyetle kendilerine oy getirecek kesimlerin gözetildiği tartışmasız.
Ak Parti, genel seçimlerde TBMM'de tek başına kanun çıkaracak çokluğa ulaşamadı. Ardından mahallî seçimlerde büyük oy kaybına uğradı. İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını kaybetti diyeyim gerisini siz düşünün. İstanbul ve Ankara'nın kaybı, bir bakıma Anadolu'nun kaybıdır.
Zor ama çok zor dönemden geçiyoruz. Bütün dünya görülmemiş bir afetle karşı karşıya.
Demokrasi çeşitliliktir ve fikir üretmedir. Partiler yarışır ve yarışan partiler daha iyi ne yaparız, halkın memnuniyetini nasıl sağlarız arayışına girerler. Öne geçmenin, iktidar olmanın şartı budur. "Tek adam" rejiminde, baştakinin çizdiği sınırlar içinde kalınır. Sistem giderek hantallaşır, halkın yöneleceği, umut edeceği alternatif de olmadığı için homurtular artar, ardından kaos gelir.
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere, çoklukla CHP'li belediyeler işsizlere, fakirlere ulaşabilmek için kampanyalar başlattılar.
İçişleri Bakanı, tabiî Saray'ın bilgisi dâhilinde, müdahale etti ve belediyelerin hesaplarını dondurdu, nakdî yardımları iade ettirdi. Önceki akşam, FOX TV'nin haberinde Fatih Portakal, gazetemizin Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu'nun gönderdiği kendi yardımının iade edildiğine dair notu okudu. Müdahalenin müşahhas örneği.
Sanıyor musunuz ki, belediye yoluyla yapılmak istenen yardımların önü kesilirse insanlar R. T. Erdoğan'ın hatırlattığı IBAN'a yönelecekler... Hayır... Alternatifler geliştirecekler ve yine yardımlarını ulaştıracaklar. Ama organize zayıf olacağı için, yeterli yardım sağlanamayacak.
Belediyeler hizmetlerini aksatmadan yürütür, çok insana ulaşır, bu da Ak Parti'nin aleyhine olur, düşüncesiyle, şu kanun bu kanun diyerek yardımların önüne geçilmesini halkın nasıl karşılayacağı akıllarına gelmiyor mu?
Dernekler, vakıflar kolları sıvayacaklar... Özellikle cemaat/tarikat bağlantılı dernekler, vakıflar kapı kapı dolaşacaklar. Onlarınki kanunî, belediyelerinki kanunî değil! (Cemaat/tarikat/yandaş deyince ister istemez yazarımız sevgili Murat Ağırel'in 'Sarmal'ı akla geliyor. İster itiraz, ister tasvip edin. Sarmal okunmalı. Murat şu an tutuklu. Bütün suçu gazeteci olmak... Yazar olmak!... Bu zor gününde göndereceğiniz mektuplar ona moral ve güç verecektir. Adresi: Silivri 9 nolu cezaevi C/3 nu 18. Silivri-İstanbul)
İktidar büyük yanlışın içinde... Yine partizanlık.
Virüs kardeşliği buraya kadarmış!