Vebalini taşıyamazsınız!

Meselem; hakkaniyettir, hukukun tesisidir, senin başına gelmesini istemediğini başkasının başına gelmesini istememektir.

Sürekli “Ergenekon”la kıyaslıyorum. “Ergenekon” saçmalığında yuvalar darmadağın oldu, hayatlar söndü; kimi hastalandı öldü, kimi düştü öldü, kimi intihar etti, kimi anasını babasını, kimi oğlunu toprağa verdi.
Çok acı yaşattılar çok... Kim yaşattı, nasıl yaşattı? Ezbere konuşulmamalı. Bu dönem inşallah ayrıntılarıyla ortaya konur. Benim bildiğim bir şey varsa o da bu kirliliklerden, dönemin hükûmetlerinin sorumluğudur. Şucu veya bucu bu işe belki müdahildir ama devleti yöneten kim? Önce ona bakmalı.
“Ergenekon”da, “Balyoz”da, “Casusluk” ta daha başka “olağanüstü” tutuklamalarda ne varsa, nisyana terk edilmemelidir. Peşin hükümsüz, araştırıcı, analitik bir gözle parçalar birleştirilip neticeye varılmalıdır.
Allah kimsenin başına vermesin. Durup dururken insanları evlerinden topluyorsun, sorgusuz sualsiz, içeri atıyorsun veya uyduruk bir suç buluyorsun... Şahit mi?! “Ayağıma basmıştı.” diyen, gıcık kapan, çulsuz, çapulcu birilerini bul, suçla...
Müyesser Yıldız yazınca uyandım... “Silivri’de herkes gitti bir o içeride kaldı.” diyor. (Odatv, 8 Eylül 2014) “Bir o” dediği Albay Cemal
Temizöz...
Kendisini tanımam; ama kesin bildiğim şu ki, bu emekli komutan boş yere yatıyor. PKK ve başka kanun dışı örgütlerin hiç sevmediği bir isim C. Temizöz. Neden hapsedildiğini anlayın; devran onların! “Ergenekon” suçlamalarıyla insanlar toplanmaya başlandığında kimse bir şeyin farkında değildi. O şaşkınlıkta bayağı mesafe kat ettiler.
Şimdi “darbeye teşebbüs”ten, 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarında adı geçen polisleri tutukladılar.
Ne darbesi ya!
MİT’in, “Bakın şunlar şöyle yolsuzluk yapıyor. Partiye zarar verir.” diye not düşüp önüne koyduğu metin dururken, sekiz ay sonra polisin, savcının, hâkimin kararıyla harekete geçmesi “darbe” olur mu?!
“22 Temmuz Sahur Operasyonu” diyerek bir kesimin dramatize ettiği, polisleri tutuklama furyasının ilk dalgasında gözaltına alınan ve dört gün sonra serbest kalan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı’nın hanımı 4,5 aylık hamile ve bu sıra bebeğini yitiriyor. Sonra kendisi uzun süre ölümle pençeleşiyor ve hayata veda ediyor. Geride, daha annesinin yokluğunu idrâk edememiş, ileride büyük acıyı içinde büyütecek beş yaşında bir çocuk bırakıyor.
Bu tutuklamalar “Ergenekon” tutuklamalarına benzemez. Basireti bağlanmış kesimin seçimiyle en tepeye çıkana gözü kapalı bey’at edenler dışında bu polislerin darbeye teşebbüs ettiğine inanan çıkar mı? Ortada 17-25 Aralık yolsuzluk, rüşvet, nüfuz ticaret operasyonları varken “darbeye teşebbüs” diyemezsin!
Ergenekon’daki gibi uydurma deliller de yok. Belgeler, tapeler... Her şey kayıt altında ve itiraz mümkün değil.
HSYK üyelerini değiştirsen dahi, 17-25 Aralık ensende... Bir an gelecek ve pençesini attığı gibi seni mahkemeye çıkaracak.
“Ergenekon” ve diğer uyduruk davalarda yaşanan acılar yaşanmasın. Polis, ardından savcıyı, hâkimi tutuklamakla suçunuzu bastıramazsınız.

Yazarın Diğer Yazıları