Var ol Cumhuriyet, ilelebet!
Bugünlerde, devlet çatısı altında yaşadığımız topraklara sahip olmanın, sahip olduğumuz topraklarda hiçbir baskı ve boyunduruk altında olmaksızın hür yaşamanın kıymetinin çok daha iyi anlaşılmasını sağlatacak acılara şahit oluyoruz.
Bugün, Filistin’de yaşananlar, bu topraklarda tam 100 yıl önce kazandığımız Cumhuriyeti çok daha anlamlı kılıyor.
Bugün, Filistin’de insanlar topraklarına sahip çıkma mücadelesi verirken, yaşadıkları dram, bize sahip olduklarımızın kıymetini de anlatıyor.
Cumhuriyet gibi bir değere sahip olmak önemli, bu değeri 100. yıla taşımış olmak çok daha önemli.
Bunu özellikle genç kuşaklara anlatmak için Cumhuriyet kutlamaları, etkinlikleri, Cumhuriyet ekseninde verilen mesajlar, hatta söylenen şarkılar dahi önemli araçlar.
Peki, bu araçları kullanabildik mi? Ne yazık ki, hayır.
Bu yılki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını, diğer yıllardan farklı kılacak ve öne çıkaracak özel bir ilgiye ne yazık ki şahit olamadık.
Ne yazık ki, Cumhuriyetin öneminin kimileri tarafından yeterince kavrandığına dair bir emareye de şahit olamadık.
Yine, Cumhuriyeti bu topraklara kazandıran büyük şansımız Ulu Önder Atatürk’ün layık olduğu değeri göremediğine şahit olduk, ne yazık ki.
Ne yazık ki, kimileri yine en az Atatürk’ün adını andı.
Filistin’de yaşanan acı, sahip olduklarımızın değerini, sahip olduklarımıza daha sıkı sıkıya bağlı olmanın ehemmiyetini anlatmadı onlara; bahane oldu, Cumhuriyeti geri plana atmaya.
“Cumhuriyetin 100. Yılı” demek bile ağır geldi; “Türkiye Yüzyılı” denildi.
Gerçekten çok yazık.
Yakın geçmişle yapılan bu kavganın, kıyaslamanın, değersizleştirme çabasının toplumsal barışı tehdit etmekten başka bir işe yaramadığı umarım bir gün fark edilecek.
Umarım, iyiyi çağrıştıran her umudun anahtarının Cumhuriyet ve Cumhuriyetle elde edilen kazanımlarda olduğu bir gün herkes tarafından anlaşılacak.
Nice yüzyıllara, daha büyük, daha coşkulu, daha anlamlı kutlamalarla;
Var ol Cumhuriyet, ilelebet!