'Vali Bey-Hem Ağladım Hem Yazdım'

Refik Arslan Öztürk bir örnek valiydi. Devlet hizmetine girmeden önce gazeteciydi, karikatüristti, avukattı. Devlet hizmetine girdikten sonra bütün çabası, vazifesini layıkıyla yapmaktı. Kendisi hemşehrimdi. Onu Yerköy''de değil, Niğde''de tanıdım. Valiydi. O sıra Anadolu röportajları yapıyordum. Yolum Niğde''ye düştü. Gazetemizin temsilcisi Vali Bey''den sitayişle bahsetmişti. Görmeden olmazdı.

İnsan hemşehrisiyle karşılaşınca, dili bile değişiyor. İkimiz de Yozgat ağzına dönüvermiştik. Çok içtendi, çok samimiydi. Seri röportajımda kendisinden uzun uzun bahsetmiştim. Vefatında da aşağıdaki sözlerini vermiştim. Bu sözleri kaymakamlar, valiler çerçeveletip duvarlarına asmalı:

"Önce Bilecik''te vali idim. Gelirken Osmanlı İmparatorluğu''nu kurmuş atalarımızın yok olmaya mahkûm edilmiş, viran olmuş türbelerinin bakımı ve ihyası için 7 yıl hiç durmaksızın çalışmış, değerli büyüklerimize hizmet etmenin yüksek şereflerine erişmiş ve Cumhuriyetimize emanet edilmiş bu büyük insanların mekânlarını iyileştirmiş olmanın moraliyle gelmiştim. Burada Osmanlı''nın yanında Selçuklu, İlhanlı ve daha eski Bizans kültürlerini de buldum. Yine onların türbelerini düzenlemekle, düşmüş taşlarını yerine koymakla işe başladım."

Refik Arslan Öztürk az bulunur bir devlet adamı örneği idi. Allah rahmet eylesin.

Lise yıllarında gazeteciliğe birlikte başladığımız Saygı Öztürk, ağabeyi olmasının ötesinde, memleketin bir örnek valiyi tanıması gerektiğini bildiği için "Vali Bey-Hem Ağladım Hem Yazdım"ı yayınladı. (Doğan Kitap Yayınları, 288 s.) Kitap büyük ilgi gördü, beş baskı yaptı. Bu kitap bütün devlet erkânının masası üzerinde olmalıdır.

Refik Arslan Öztürk, öğrencilik yıllarında spor yazarıydı, karikatüristti. Çizgileri, karikatürün büyük ustaları ta­rafından beğeniliyordu. Semih Balcıoğlu ve Ferit Öngören tarafından "Cumhuriyetin 50 Yılı" münasebetiyle hazırlanan 50 Yılın Türk Mizah ve Karikatürü ve Cumhuriyet Dönemi Türk Karikatürü kitaplarında karikatürlerinden örnekler yer alı­r.

Kendisini anlatırken şunları söyler:

"Sarıkaya''da avukatlığa başladım. Niyetim belediye başkanı ol­maktı, ancak siyasetin çok farklı bir alan olduğunu on günde anla­yarak vazgeçtim. Öğrencilik yıllarımda gazetecilik yaptım. Karika­türler çizdim. Basın dünyasında iyi bir konumdaydım oysa. Mem­lekete gidip hizmet edeyim heyecanıyla yola çıkmıştım. Avukatlık büromu kilitleyip düştük memleket sevdasına. Lice''de, Ömerli''de, Demirci''de kaymakam vekili oldum. Reşadiye, Silopi, Finike ve Söğüt''te kaymakam, Sivas''ta vali yardımcılığı görevlerinde bulun­dum. İlk görev yerim Bilecik''te sekiz yıl valilik yaptım. Sonrasında Niğde, Erzincan ve Manisa''da çalıştım." (s. 15)

Saygı''nın ağabeyi Fevzi, Fevzi''nin ağabeyi de Refik Arslan Öztürk''tür. Fevzi''yi Yerköy''de tanıdım. Elinde kitap eksik olmazdı, Saygı''yla lisede beraberdik. O da kitapla gezerdi. Kitap sevdası Refik ağabeylerinden geliyordu. Fevzi ağabeyine dair intibalarını anlatırken duygulanır:

"Yaşadığı zor yıllar abimi zama­nından önce olgunlaştırmış, devletine sadakatle bağlı biri yapmış, cimrilik derecesinde devletin kaynaklarını koruyup kollamaya na­musu kadar değer vermiştir. İçin için, su tutmayan baraja, havuza, uçağı kalkmayan havaalanlarına, yolcusu olmayan yollara, doktoru olmayan sağlık ocaklarına harcanan paralara üzülür; kendi birey­sel çabalarıyla, sellerin, suların önünde sürüklenen kumları devlet malı gibi görür, avuçlarıyla kurtarabildiğini kâr sayardı." (s. 287)

Saygı kalemine sağlık. Bir örnek kitap ortaya çıkardın.

Okumak lâzım.

Yazarın Diğer Yazıları