Vahşetin çığlığı... Ah can Narin!

“Vahşetin çığlığı”, “Vahşetin Çağrısı”ndan mülhem. “Vahşetin Çağrısı” Jack London'ın romanının adı.

Geçmişte Jack London’ın kitapları elimden düşmezdi. Zihnimde “çağrı”, “çığlık” birbirine karışıyor... çağrı çığlık!... Çığlık çağrı!...

Çığlık vahşetin çığlığı!

Kaç gündür “vahşet”ten bahsediyoruz.

Vahşice katledilen can Narin’in romanını yazan çıkar mı?

Bu vahşete dair çok şey konuşuldu, konuşuluyor. En dikkat çeken cümleleri can Narin’in ailesinin yakın dostu olduğunu söyleyen Ak Parti’nin Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu sarf etti.

Onun başta söylediklerini, savunmasını, son konuşmasını peş peşe verdiğimizde, can Narin’in öldürülmesine dair bir neticeye varılabilir mi?

Varılabilir. Sözlerinden ipuçlarını yakalıyorsunuz. Bilmeden bir söz etmesi mümkün değil.

Galip Ensarioğlu, ilk sözlerinin çarpıtıldığını söylüyor.

Gazeteci, araştırır, soru soracağı insanın karşısına öyle çıkar. Sorularla karşısındaki insanı belli istikametlere çeker.

Gazeteci, bir bakıma polistir, bir bakıma savcıdır; ama hâkim değildir. Hâkim, okuyucudur, dinleyicidir, seyircidir. Halk çıkardığı hükümle konuşulan kişiyi ya mahkûm eder ya suçsuz bulur.

***

Hepimizi yasa boğan can Narin kaybolduğunda Galip Ensarioğlu şunları demişti:

Soruşturmada gizlilik var ayrıca son aşamaya gelindi. Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var; aile de bizim dostlarımızdır. Onları da üzmek istemiyoruz. (...) Aileyle benim 40 yıllık dostluğum var. Ailenin hemen hemen tüm bireylerini tanırız. Aileye karşı çok spekülasyonlar var sosyal medyada. Siyasî görüşü üzerinden sorunu ele almak isteyenler var. Bu çok çirkin bir şey. Siyaseti uzak tutmak lazım bu olaydan.” (Sözcü TV, 8 Eylül 2024)

Galip Ensarioğlu’nun yukarıdaki sözleri için Bilip söylemememiz gereken şeyler var.” sözü kocaman soru işareti taşıyor. Bu cümle her yere çekilebilir. “Sözlerim çarpıtıldı.” diyemez, kimseyi suçlayamaz.

Bir açıklama yapması gerekiyordu ve yaptı. Hem de peş peşe açıklamalar. Önce X hesabından. Sözlerinin çarpıtıldığını söylüyor:

“Katıldığım televizyon programında sunucunun kasıtlı ve yönlendirmeli sorularıyla yapılan yayında, konuşmalarımın başı ve sonu kesilerek çarpıtılmış ve devlete, adalete olan güveni sarsmak için kullanılmıştır. Söylediklerim son derece nettir; buna rağmen kasıtlı olarak çarpıtılmakta ve bu kampanya halen devam etmektedir. Böylesine acı bir olayı siyasete alet etmeye çalışmak, ahlaksızlık ve vicdansızlıktır. Amaçları belli olan bu çevreler, milletimizin acıları üzerinden rant elde etmeye çalışmakta ve yalnızca devlete ve adalete olan güveni zedelemeyi amaçlamaktadır. (...) Bu olayın failleri kim olursa olsun hiçbiri cezasız kalmayacaktır.” (9 Eylül 2024)

Galip Ensarioğlu, açıklamasını pekiştirmek için Serbestiyet’e konuştu, can Narin’in ailesiyle dostluğunu bir tarafa bıraktı, ortak vicdan halkasına katıldı. “Aile dostları”na sözleri çok ağırdı:

“Tülbentin evde bulunması Narin’in eve ulaştığını gösteriyor. Ayrıca o gün, köyün gençleri de iki gün sonra olacak düğünün davetiyelerini dağıtmak için civar köylere gitmiş. Bunlar, Narin’in ‘görmemesi gereken’ bir şey gördüğü için, amcası Salim Güran tarafından öldürülmüş olabileceği düşüncesini akla getiriyor.” (Röp.: Onur Erkan, Serbestiyet, 10 Eylül 2024)

Kur’an kurslarına giden kızlar başlarına tülbent alırlar. Kastettiği tülbent o.

Eve ulaşma delili tülbent. Eve ulaşınca ne gördü can Narin? Galip Ensarioğlu’nun sözünden çıkan sonuç bu: Soru işareti.

Suçladığı kişi “dostumuz” dediği insanlardan biri. Şu anda birinci derecede zanlı can Narin’in amcası.

***

Ortada bir ceset var. Amca yolda... Önde otomobiliyle giden birini selektörle durduruyor. Amcanın otomobilinde ön koltukta kabarık bir çuval.

Amca çok rahat... “Al şu çuvalı götür göm. Sana 200 bin lira da para.”

Cesedi taşıyacak olan soruyor: “İçinde ne var...”

Amca: “Öyle ağır bir şey değil. Bir çocuk cesedi.”

Taşıyıcı: “Canın sağ olsun abi... Büyüğümüzsün. Muhtarımızsın. Gömerim.”

Sevimli mi sevimli bir çocuk canından edilmiş. Çuvala konmuş. Atılacak yer aranıyor.

Birinci derece şüpheli amca çok rahat. Katleden midir, yoksa o da taşıyıcı mıdır? Daha bilinmiyor. Amca cesedi nasıl yok edeceği hesabı içinde. Birini buluyor, para teklif ediyor. Adam her gün yaptığı bir iş gibi alıyor cesedi, kendi otomobiline getiriyor, dere kenarına götürüyor, suya salıyor. Üzerine de ağırlıklar koyuyor ki, su yüzüne çıkmasın.

Akıl alacak gibi değil...

Ah can Narin, canımız Narin!

Yazarın Diğer Yazıları