Ümmet kazanıyormuş...
Bunlar büsbütün aklını kayıp etmiş. Koalisyon kurulmasına yanaşmadıkları halde, yandaş yayın organlarında "MHP iktidarı HDP'ye bıraktı" diye yayın yapıyor..
Biri de tutmuş, CHP-AKP hükümetinin kurulmamasının sonucunu okuyucusuna "Ümmet kazandı" diye vermiş ve sonra da neden kazandığını İsrail'in kayıp etmesine, Doğan Medyanın ve TÜSİAD'ın ortaklığına bağlamış..
İyi mi?
Eğer koalisyon kurulmamakla ümmet kazandıysa ve İsrail ile ortak olan TÜSİAD; Doğan Medya gibi kurumlar kayıp ettiyse MHP neden suçlu olsun?
Utanma, arlanma yok.
İnsan okuyucusunun aklı ile alay etmekten ve okuyucusunu aptal yerine koymaktan utanır? Ortada ahlaktan eser yok.. Utanmazların ahlakından ne olacak? Ümmet kazanmış mış.. Ümmet böyle mi kazanıyor?
"17-25 Aralık'ı soruşturmak şartıyla koalisyon kuralım" dersen ümmet kayıp ediyor; İsrail kazanmış oluyor, ama "istediğin kadar fiili durum yap. Millet sana kurban olsun. Hukuk da neymiş? Aslanım benim. Topla muhtarları bas fırçayı" dersen, ümmet kazanmış oluyor, İsrail de yenilmiş oluyor…
Karşı fikirdeyim ama solun bir duruşu ve ahlakı namusu var; senin hiçbir şeyin yok be adam.
Mevlana törenlerindeki semayı seyrede seyrede dini fırıldak gibi dönmek sanmaya başlamış bunlar. Heey!... Oradakiler… Dönek olan din değil, semazenin ritüelidir… Semazenin kendisi de değil…
"İslamcılık bitti" derken boşuna söylemiyoruz. İslamcı dediğiniz kimselere bakın. Siyaset adına girmeyeceği kılık kalmadı.. Din, bir inanç olarak bunların bedeninde yaşamaya başladıktan sonra, zihinlerinin içinde, tüm ahlaksızlıkları onaylamaya başladı. Din, inanç olarak benim bedenime, zihnime girdiğinde ise özgürleşiyor. Ve kendi mecrasında ahlaki değerine ulaşıyor. Çünkü ben dürüstlüğü, onlar yalancılığı seviyor..
Kimse kusura bakmasın.. Koalisyonu onların anladığı "ümmet bilinci" kayıp etti.
"Liderimiz" dedikleri kimse tüm Türkiye'nin cumhurbaşkanı olamadı. Eğer olsaydı, 7 Haziran sonrası çıkan tablodan kesinlikle bir ya da birkaç hükümet çıkardı. Muhtarları toplayacağına partileri toplasaydı, şartları anlatıp fedakârlık isteseydi. Türkiye seçime gitmezdi. Çok daha açık söyleyeyim: Eğer 17-25 Arılık soruşturmalarında kendisinin haklı ve suçsuz olduğuna inansaydı kesinlikle hükümet kurulurdu.
AKP'nin bir kişiye feda ettiği sadece siyasal sistem değil.. Fiili durumun yarattığı deprem ve kaosun faturası da sadece siyasal sisteme zarar vermiyor. Esas zararı, "ümmet kazandı" diyerek koalisyon yapılmamasını bir kazanç olarak gösteren "İslamcı" ideolojiye vermiş ve vermektedir. İslamcı ideoloji, kendi iç dinamiklerini yaratarak yolsuzluğu, haksızlığı durduracak temiz siyaset üretemediği gibi, ideolojik geleceğini de tek kişinin fiili durumuna feda etmiştir.
"Koalisyon kuralım" diye şart koşanların en önemli şartı tam da "ümmet bilincinde" olduklarını söyleyenlerin kendilerini aklamalarına fırsat verecek şartları içirmekteydi. Yanaşmadılar. Bu fırsatı da kaçırdılar..
Koalisyon isteyen partiler CHP ve MHP ne diyordu? "17-25 Aralık soruşturulsun.."
"Ümmet bilinci" buna neden karşı çıkıyor? "Buyurun kardeşlerim.. Biz Müslüman adamlarız. Allah'ın tertemiz kullarıyız.. İstediğiniz kadar soruşturulsun" deselerdi. Diyemezlerdi. Zaten demediler de. Çünkü, "ümmet bilinci" laftan ibaret; asıl olan zihinsel kölelik..
Şimdi, Davutoğlu tutturmuş "gelin seçim hükümeti kuralım."
Kiminle kuralım?
PKK ile.. Sen kur!
Eseri besleyip büyüten, hapisteki başkanlarının mesajlarını Diyarbakır meydanlarında okutan, dağdakilere telefon gönderen sendin.. "Ümmet bilinci" ne diyor bu işe? Mutlu mu?
Halen daha okuyucusuna, İsrail kayıp etti yalanını söylemeye devam mı edecek yoksa.. Bilince bak sen… Boşuna söylemiyoruz… "Siz bittiniz" diye.. Sadece şimdi değil. Gelecekte de bittiniz. İşte yönettiğiniz ülke, işte başarılarınız, işte haberleriniz, yazdıklarınız, fikriniz, sanat ahlakınız…
Çekin kirli vicdanlarınızı mübarek dinimizin yakasından…